geçen gün evde tek başıma otururken walkmanimi buldum. içinde de küçükken kendi sesimle doldurduğum bi kaset vardı. dinledim dinledim. illaki sonunda yine karışmışsın işime. yine bi laf sokmuşsun. daha 5 ya da 6 yaşındaydım ben o zaman be baba. ne gerek vardı bu kadar yönlendirmelere. güvensizliğini orda bile göstermişsin, hissettirmişsin. evet seni seviyorum ama kardeşimin sevdiği gibi değil. evet sen benim için önemlisin, herşey için teşekkürler ama hiçbir zaman bütünüyle değil. o kopukluk var ya aramızdaki o geçmeyecek hiç biliyorum. yani oturmuş bir düzen gibiyiz artık. belki de ikimiz böyle daha iyiyiz. sen benim, ben de senin varolduğumuzu biliyoruz ya o yetiyor belki de ikimize. nefes aldığımızı bilmek kafi bizim için. sen anneme sorarsın nasılmış diye, ben de bi telefon konuşmasında sana selam söylerim olur biter. bizi iyi kılan bu belki de. çok aynıyız be baba. o yüzden anlaşamıyoruz işte. o yüzden geriliyoruz sürekli sanırım. bu arada dün aradın ya durup dururken nasılsın diye ve o esprilerinden birini yaptın yine hoşuma gitmedi değil. sen öyle kal baba, başımızda olduğunu bilmek bana yetiyor. fazlası kalsın.