şimdi bir halk düşünün. canını dişine takmış bir yandan laiklik, bir yandan düşman devletler ile savaştan yeni çıkmış. bitgin, çaresiz, sefil, aç... işte tüm bunlara rağmen kendisine havyar salataları yaptıran, çiftlikler kurduran, tabiri caiz ise am üstünde g.t s.ken, başka devletlere özenip vals yapan, alkol tüketen bir diktatör düşünün. ne kadar acı değil mi? ondan sonra gelde düşman olmasınlar bu adama. ama zorla sevdirmeye çalışıyorlar. hatta çocukların beynini her sabah düzenli olarak yıkıyorlar. bahsettiğim diktatör ise georgios karaiskakis'ten başkası değil.
