altıncı sezonun dördüncü bölümünde işlenen konu için, acaba neden bu kadar beklediler diye düşündüren, sorgulatan dizidir. izlemesi eğlenceli, hafif tempoda geçen bir bölüm olmuş.
--spoiler--
bobby, senin hayatın ne zormuş ya. hani normalde bu bölümü izlememiş olsaydım ve dizi bitseydi, dizinin en çok yatan elemanı olarak seni seçerdim. ta ki bu bölümü izleyene kadar. bir insan 10 dakika rahat bırakılmaz mı? herkesin dertlerine çözüm bulmak zorunda mıdır? kendi dertleri olamaz mı? günü hatta geceyi kurtaran adammışsın, bizim haberimiz yokmuş. ayrıca mr. crowley' e ne güzel bir ayar verdin, hani onu da seviyorum, dizideki en neşeli karakterlerin arasında bence ama öyle bir yamuk yapması ve sonunda ayarı alması gayet hoşuma gitti. yine de lucifer' ın yokluğunda vatandaşın havasından geçilmiyor. bakalım nereye kadar sürecek demonların pasifliği.
hala tam olarak ne olduğu konusunda, ne olacağı konusunda belirgin bir mesaj verilmedi. senaristler her yerden birazcık yol yapıyorlar. azıcık demon atalım, kısık ateşte lamiadır, shapeshifterdır karıştıralım, vay efendim aileden birileri de bulunsun elin altında falan da filan. bakalım nereye bağlayacaklar, çok merak ediyorum. gerçi cass göründüğünden beri içimde bir rahatlama var, sonuçta cass' in olduğu ortamda her türlü eğlence, makara, entrika olur.
kardeşler arasındaki muhabbet sanırsam tam 5. sezonun ortasındaki haline dönecek. yine tripleşmeler, karı gibi ağlaşmalar falan. yine de çekişme ile beraber gelen esprileri izlemek eğlenceli. onlar da ritm bulunca, dizi neşelenecek gibi duruyor. bakalım. umutluyum.
--spoiler--