insanın hayatta geçireceği zor aşamalardan biridir.
yatak sıcacık kollarıyla sizi yumuşak bedenine doğru çekmiş ve bu çekişini büyük bir şefkatle yapmıştır. sabahın köründe çalan saatiniz sizi o yataktan ayırmak isteyen aşağılık bir alçaktır adeta. gözlerinizi açar şimdi ben ondan nasıl kopacağım diye kara kara düşünür elinizle beyninize baskı yapan saatin sesini susturursunuz. yatağınız bütün sıcaklığı ve tatlılığıyla sizi tekrar çağırır kollarına. dayanamaz yine sarılırsınız ona. sevilmek ve ısıtılmak herkesin hoşuna gider ne de olsa.
üşümek ve soğuk bir havanın suratınıza çarpışını hissetmekse kötüdür. kollarından hiç ayrılamadığınız sevgilinizi terkedip, soğuk ve can yakan havanın kötü etkisine atarsınız kendinizi. nasıl ayrılacağınızı düşünürken ayrılmışsınızdır işte ondan...
sonrasu yalan bir boşluktur artık gece olup da ona tekrar kavuşuncaya kadar doldurulamayacak bir boşluk.
kimi seviyorum ben bu dünyada diye kendi kendinize sorduğunuz sorunun her cevabı "beni kollarıyla sıkıca saran, ne kadar huysuzluk etsem de beni bırakmayan, bana baktığında dünyanın en güzel şeyine bakıyormuş gibi duran yatağımı seviyorum işte" olur...