adam diyor ki; fazıl say ne kadar arabeske laf atarsa biz de o kadar onun yaptığı işe laf atarız.
meali: fazıl say kendine yakışmayanı yapmış, derdini yanlış ifade etmişse biz hiç altta kalmayız, hemen seviyeyi iyice düşürürüz.
adam diyor ki; müzisyen dediğin mütevazi olmalı, efendi olmalı, milyon kişinin dinlediği bir müzik türüne laf atmamalı.
meali: milyon kişi bir şeyi dinliyorsa, sürüye uyacaksın. susacaksın ki seni adam sayacaklar.
adam diyor ki; sen arabeske laf atıyorsun onu milyon kişi dinliyor, senin müziğini kaç kişi dinliyor ulan, satmıyor bile.
meali: dinlendiğin kadar varsın. anla artık, satmayan albümlerin olduğu bir müzik türü barınmasın lan bu topraklarda!
adam diyor ki; caz müzik türkiye de tutmuyor. tutuyor mu arkadaş ? tutmuyor lan işte.
meali: fazıl say'ı caz piyanisti sanacak derecede cahilim. (eee, türkiye'de cahillik kadar prim yapan bir şey yok zaten.) bak yine diyorum: tutmayan bir müzik türü de barınmayıversin lan bu topraklarda! nota mota, tını, polifoni... geçicen kardeşim bu işleri!..
adam diyor ki; caz festivalleri oluyor, gidenlerin tipleri belli ya parası var farklı bir statü edinimi için gidiyorlar ya da az bir parası var, kendilerini kanıtlamaya çalışıyorlar, ha sevip giden olamaz mı olur ama toplasan kaç kişidir?
meali: benim konserlerim bedavaymışçasına duyun sesimi!
hadi cazcı(!)* fazıl say'ı bir yana bırakalım şimdi...
dünyanın öbür ucundan, müzik türlerinin en karmaşık en kendine özgü en "bir şarkısı diğerine asla benzemeyen"ini, cazı, icra etmek için türkiye'nin tüm diyarlarına ulaşmaya çalışılanını hiçe sayabilir miyiz? efes pilsen sponsor olduğundan mıdır bu düşmanlık?!!
kısaca:
hacı sakalı bırakıp, köşeyi dönmesine bakmayın; onun işi gücü arka plana popüler şarkıların introlarını, verselerini koyup ona buna vermek veriştirmek. önyargısını ortaya koyup gene prim yapmak. çok, çok çok satmak. konserleri ucuza getirip alanları doldurup taşırmak. iyi iş yapmak.
malvarlığı konusunu hiç karıştırmayın.
bakın, sakalı da var diyorum...
ne güzel ne kadar trendy değil mi?