puan cezasının ardından toparlanma sinyalleri gösteren, eyüpspor deplasmanından da puan çıkarmayı başaran takım. böylece son 4 maçta 6 puan almış oldular. ki bunun öncesinde oynadıkları 3 maçta da varlık gösteremeyerek kaybetmişlerdi.
anne tarafım kocaeli'de. her sene birkaç kez giderim oralara. memleketim sayarım. "baban nereliyse oralısın" olayına kılım. ben yaşadığım, devamlı gittiğim yerin insanıyımdır arkadaş, benim yapım, özelliklerim falan oraya göre gelişir. görmediğim, etmediğim yere göre değil. her neyse. zamanında çoook severdim bu takımı. her maçını izlemeye çalışırdım. izmit'e gittiğimiz gün dayıma saldırıp "kocaeli maçına gitçez!" diye yırtınırdım. "olm sezon bitti, sen buraya yazın geliyosun, yazın maç olmaz" demesine rağmen ibnelik yapardım.
o zamanlar çok daha iyi durumdaydı. önce bank asya birinci lige düştü, sonra 2. lige... ümidimi kesmiştim. destek görmeyen takım, milyonlarca lira borç... hatta kapatılacağını düşünmüştüm. yenildiği zaman sevinir olmuştum, "oh olsun size ibneler! düşün, gidin!" demiştim. ligde ilk beraberliklerini aldıkları gün de aynısını düşünüyordum. ama maçın sonunda, tüm bu olumsuzluklara rağmen; herkesin fark yemesini beklediği kocaelispor, 1 puan almayı başarmıştı.
-6 puanlık ceza sebebiyle, şu an puansızlar. tarsus idmanyurdu'nun, küme düşme hattının üstündeki ilk takımın 7 puan gerisindeler. ve o takımdan daha kötü değiller. puan cezası verilmemiş olsa, 7'ye 6 işte puanlar...
halâ bir ümit var. "yenilin ibneler!" dediğim için kocaelispor belki beni hiç affetmez ama ben bu takımı seviyorum lan. yaşıtlarım çizgi film izlerken "neden avrupa takımları izmit'e gelmesinler ki şampiyonlar ligi maçları için? kocaeli güzel, kocaman bi' şehir. hem orada anneannem var benim. dayım falan da orda. torpil patlatıyoz. gökhanlar da var orda. asya tur da var." diye düşünürdüm, yazın maç yapılmadığını bilmeden. bazen "geliyorlar galiba ama ben görmüyorum hiç. ben izmit'teyken maç olmuyor galiba" derdim.
hey gidi. üzüldüm şimdi. dokuzuncu sınıfa başladığımda anneannem, "bundan sonrası üniversite. kazan istanbul'da bir yer, hafta sonları bize de uğrarsın arada. hem seviyorsun buraları, gezersin dolaşırsın. yakın yol hem." demişti. çok hoşuma gitmişti bu teklif, "aa ben bunu niye düşünemedim lan?" demiştim. arkadaşlarımı toplar, kocaelispor maçına falan gelirdim.
hiçbir zaman "memleket takımı" diyebileceğim bir takım olmadı. hayatımda 3 ya da 4 kez gördüğüm adana'nın adanaspor'u ya da adana demirspor'u bana uzaktı. babam kadar. ama hayatımın en güzel anlarını yaşadığım, 17 senemi geçirmeme rağmen nefret ettiğim şu yerin de üstünde tuttuğum, "memleketim" sayabileceğim yer kocaeli'dir.
en çok zoruma giden de "memleketimin takımı"nın maçlarını benden 250 kilometre uzakta, boş tribünlere karşı; gencecik, tecrübesiz ve çoğunlukla da geleceksiz(yetenek anlamında) gençlerle oynaması...
ulan kocaelispor, 2 sene sonra üniversitedeyim; seni görmeye geldiğimde tribünlerinde kimse olmazsa, gecenin sonunda 3 puanı alan taraf biz olmazsak bozuşuruz lan. ya da neyse, "yenilsin ibneler!" demiştim ya, ödeşmiş oluruz, sen de bir ibnelik yapmış olursun; barışırız.