bugün annem tutturdu alışverişe gidelim, un alalım tarhana yoğuracağım diye. çıktık yola.
sabahtan beri kitapların başından kalkmadığım için öyle dalgın dalgın yürüyordum anamın yanında. derken kafamı bi kaldırdım 3 tane savaş uçağımız üzerimizden geçiyor kol uçuşunda.aldı beni bi heyecan...
bilenler bilir havacılık sevdalısıyımdır. annemle bir kol uçuşundaymış gibi konuşmak istedim. elimizde poşetler falan... (annemin havacılık ve ingilizce ile tek münasebeti oğludur, ve simülasyonlardan birinde ben uçarken öndeki uçağa kilitlendim ve anneme şu düğmeye bas diyerek öndeki jeti düşürttüm. budur tek havacılık anısı...)
anneme dedim ki:
- anacığım bak sen benim bir metre gerimde ve sağ çaprazımda yürü..
+ tamam, dedi.
- bak ben sana bir şey diyeceğim sen de "roger" diyeceksin tamam mı?
+ ne demek o? bana ne dedirtecen sen bakayım, dedi
- dedim kötü bir şey değil sadece "roger" de ben açıklayacağım sana durumu, dedim
sonra aramızda geçen diyalog:
ben: hey spike! check my six, we've got an emergency! (hey spike, saat altı yönünde kalan benim arkamı kontrol et, acil bir durum var)
annem: racıır (roger)! (tamam)
ben: ah benim canım anam, ne güzel dedin dedim..
annem: ne demekti o, dedi
ben de aramızda geçen diyalogu türkçe bi halde tekrarladım, anlamsızdı... annem için en ufak bir anlamı olmadığına yemin edebilirim. ama annem sonra dedi ki
+ tamam o zaman aramızda kalsın, şifre gibi konuşuruz dedi.
vay benim güzel anam sırf oğlu bu tip şeyleri önemsiyor diye o kelimeyi öğrendi ve aramızda özel bir şeymiş gibi gün içinde tekrarladı birkaç kez. ne kadar anlamsız da olsa annem en ufak ingilizce bilmeyen bir ev hanımı da olsa oğlu ile arasında böyle bir şifre var. kimsenin bilmediği..