ibretlik bir başlık olmuş kardeşim. taksimdekine girmek durumunda kalmıştım bide girişte sıra sıra dizilmiş sandalyeler üstlerinde de benim gibi mecburiyetten beklemekte olan hemcinslerim oturmakta idi. ben de boş bulduğum bir sandalyeye oturdum ve beklemeye başladım o hain kadını. yanımda oturan adamlar ya gazete okuyor yada tepeye bakıyordu. herkes kıpkırmızı olmuştu. eşi gelen adam ayağa kalkıyor ve yüzümüze bakamadan kendini dükkandan dışarı atıyordu. bizlerden daha şanssızlar da vardı. onlar eşlerinin yanında dikilip aldıklarını taşıyor ve her giydikleri kıyafeti beğenmek durumunda kalıyorlardı. dakikalar geçiyor arada kendimi sokağa atıp bir sigara tüttürüyordum. ancak zaman geçmek bilmiyordu. tekrar sandalyeme geçtiğimde bir adam yanaştı yanıma 25 yıllık evliymiş. ve 25 yıldır senede en az 8 defa bu duruma düşmekteymiş. bana kaç oğlum dedi yolun başındayken kaç! kurtar kendini bu bataklıktan. bu hayatta yalnız ama gerçek bir erkek olarak kal. kaç oğlum kurtar kendini! koşa koşa dükkandan çıktım ve kendimi istiklalde yıkık dökük bir kahvede buldum. mutluydum beni o duruma düşüren acımasız dişi sandalyelere bakınacak ama beni bulamayacaktı. bunları düşünürken gülmeye başladım, bana tavşan kanı bir çay...