namus kavramından neyin anlanmakta olduğu ile doğrudan ilintilidir.
bu bağlamda, orospuyu orospu olmaya iten toplumsal değer yargılarının ne derece namuslu olduğunu da tartışmak gerekir. örneğin, annesiz-babasız yetiştirme yurtlarında büyümüş ve 18 yaşını bitirdiğinde hiç bir mesleğe sahip olmaksızın kapının önüne konulmuş kimsesiz bir genç kızın, orospu olmasından kim sorumludur? dahası, bu durumda namussuzlukla kimi suçlamak daha doğrudur?
şüphesiz orospuluk, isterik yapıda olan istisnaları dışında icra eden hemen hiç bir kadının gönül rızasıyla yapmadığı, yaşamın onlara kötü bir sürprizi olarak yapmak zorunda kaldıkları veya bırakıldıkları bir meslektir. kaldı ki, bedenini satarak geçimini temin eden birçok kadının da yaşama bağlanma sebebi; bir gün mutlu bir yuva kurup aile sahibi olabilmek gibi son derece insani bir ümittir.
kazandıkları paranın çokluğuna bakıp; 'kolay para kazanma yolu' değerlendirmesi de yapmamak gerekir. zira, bedeninin ederini ödemiş bir erkeği seçme şansı bir orospu için çoğu kez yoktur. ter kokusundan, pis bir tenin tenlerine deymesine katlanmaktan öte kimi zaman bir ayyaşın, bir esrarkeşin, hırlının-hırsızın, kimi zaman bir sadistin, bir katilin ya da bir manyağın altına yatmak zannedildiği kadar kolay bir iş değildir. her şeyden önce büyük cesaret ister. her tür iğrençliği kaldıracak mide ister, bu işi meslek olarak benimsemeye elverişli sağlam bir ruh hali ister.
bu nedenle benim nazarımda, ali'nin ürettiği mahsulü öldüm fiyatına alıp daha tarlasında veli'ye iki katına satan bir aracıyla kıyaslandığında kimin daha namuslu olduğu, şüphe götürür.