sanane!
kifayetsiz vedalardan buharlaşan ruhum süzülürken başka başka yerlere, bir de bakarsın bu cümle..
kendine iyi bakmış. niye ben bakıyorum. sen baksana hele bir bana..önce yüzüme bir bak, söyleceklerimi dinle. sonra gerçekten bakarsın belki bana pamuklara sara sara...
ooo kime diyorum ben! cümleni devirip gitme peşindesin, ne bu acele? kendine iyi bak deyip çekip gitmesi kolay tabi. ohhh.. işin içinden sıyrıl öyle emir kipli samimiyetsiz bir cümleyle... hem, ayrıca kendime iyi bakıp bakmayacağımı sana mı soracağım? ne yani şimdi sen bu cümleyi söyledin, peki kabul ama bir şartla..
güzel dilber: tekrar karşılaştığımızda, aradan geçen zamanda eski değerlerimle yeni değerlerimi tek tek ölçecek misin? beni, dudaklarımdan öpüp, ellerini önce boynuma sonra oradan belimden kalçalarıma doğru yoklayarak, "iyisin iyisin" diyecek misin? beni şuh bir edayla öperken, dilinle ruhumdaki doygunluğu ölçecek misin, hıı?