ne roman ne de öykü denebilecek bilge karasu kitabı. tonlama açısından bir farklılığa tekabül edecekse uzun hikaye demek daha doğru sanırım. yine kedi var tabi, bilge karasu onlarsız edemez.
--spoiler--
taşların sabrı dediğim, yaşlandıkça yaşamağı öğrendiğimiz, can sıkıcı bir boş laf olmaktan çıkan sabır değil; insanların kusursuz bulacağı o duruma gelesiye bir taşın bir başka taşın bağrında sıkışıp durarak geçirdiği -insanın hiçbir ölçüsüne sığmaz- bir vakti damıtması, sonra, kalması. taşlar doğmaz, doğurulur; sabır, taşın değil, insanın erdiği; dolayısıyla, yakıştırabildiği, tansıdığı; değerini artırmakta çılgınca, küstahca kullandığı. o sabrı yazmağa kalkışmak, emeklemekten öteye geçememek olacağı için, onurlu bir alçakgönüllülük sayılır.
--spoiler--
"istediğim, denizi yazmak. zümrütlerin, gökyakutların sabrını; ağaçların tarihsizliğini.. ..istediğim, denizi yazmaktı. her şeyin bir aradalığına yenik düşeceğimi bile bile." demiş ve uzun sürmüş bir günün akşamına da selamı çakmıştır yazar.