standart olarak zengin erkeklerin önce ceplerine bakıldığından insanın aklını kurcalayan temel düşünce.
tamam. kızların ilgisi. her gece eğlence. sürekli gezme tozma. bunlara lafımız yok. insanı bilhassa bir erkeği oldukça mutlu edebilir. kıçını kaf dağları ardına sürükleyebilir.
ancak soru şu: nereye kadar?
nereye kadar?
insanız değil mi biz? insan olarak sadece fiziksel ihtiyaçlarımız yok.
ruhsal ihtiyaçlarımız da var.
sevilmek gibi. öyle lafta sevilmek değil, gerçekten sevilmek.
sevdiği genç için indirilen filikadan batan gemiye atlayabilecek kadar samimi sevmek. geleceği siktiretmek ve o ana odaklanmak. gerekirse ölmek sevilenin uğruna.
zengin erkekler gerçekten sevilir mi bu şartlarda?
er ya da geç erkeğin kafasını kurcalayacaktır bu sorun. bir mutsuzluk hissedecek, düşünecek. ''ulan bir eksik var ama ne'' diye düşünecek.
ve sonra bulacaktır. eğer o zamana kadar hep parası için kendisine yanaşanlarla birlikte olmuşsa, gerçekten sevgiyi tatmadığını farkedecek.
samimi sevgi açlığını hissedecek tüm ruhunda.
yanındakilerin dürüstçe sevdiklerinden emin olamayacak. bilecek ki hepsi parası için beraber onunda.