evlilik

entry3061 galeri ses1
    562.
  1. dün gece saat iki sularında başlayan ve sabaha kadar devam eden kavgadan sonra, kendi kendime "birbirini deli gibi severek evlenen insanlar nasıl oluyor da bu hale gelebiliyor" diye defalarca sordum. birbirlerine kadar iğrenç şeyler söylediler, hem de bağıra bağıra.. saygılarını o kadar yitirmişler ki, inceldiği yerden kopsun felsefesi yerleşmiş beyinlerine..

    komşularımızdan bahsediyorum. komşum diyorum ama kendilerini tanımıyorum, hatta görmedim bile. aslında nerde oturduklarını bile bilmiyorum. ama bağırdıklarında evimden duyabiliyorum seslerini. sadece bu bilgi var elimde. komşum sayılırlar yani.*
    sonra deliler gibi aşık olduğum sevgilim geldi aklıma. sevgilim dediysem de ayrıldık kendisiyle dört ay önce. iki buçuk yılın ardından hem de. abartılacak bir zaman dilimi değil belki ama tüketim dünyasında gayet hatırı sayılır bir süre sanırım.
    düşündüm uzun uzun. kavgalarımızı, onun karakterini, tavırlarını, bakış açısını en çok da bencilliğini.. çok bencildi be arkadaş. o kadar sinir o kadar kıskançlık nereye kadar devam ettirebilirdi ki bir ilişkiyi. ayrılınca savaştan çıkmış kadar yorgun olmam ve hala kendime gelememem sanırım bu yüzden. o kadar yormuş ki beni handikaplarıyla uğraşmak...

    uzun uzadıya anlatmak istemiyorum ama sabahın ilk ışıklarında vermiş olduğum kadar "iyi ki ayrılmışız" oldu. karakterim gereği çok sabırlıyım, çok iyimserim, çok fedakar olduğumdan her türlü olumsuzluğa katlanıyorum ama yetmiyor. bencilliklerine daha ne kadar dayanabilirdim bilmiyorum. sanırım evlilik için daha farklı unsurların bir araya gelmesi gerekiyor. anlayış gibi, huzur gibi, paylaşmak gibi, sadakat gibi...

    şimdiyse bir ömür boyunca evlenmeyecekmişim gibi hissediyorum. sanki hiç sevemeyecekmişim yada kimse beni sevmeyecekmiş gibi geliyor. yine tahmin ediyorum ki psikolojim biraz bozuk olduğundan dolayı böyle şeyler düşünüyorum. illa ki eskisinden de güzel anlar yaşayacağım. yaşarım dimi?

    evlilik mi? tüylerim diken diken...
    7 ...