evde yalnız kalmanın en güzel yanlarından biri, istediğin her şeyi yapabilme imkanın olması. istediğin her şeyle farklı farklı atraksiyonlara girebiliyorsun. mesela geçenlerde gittim, evde bulunsun lazım olur diye bi şişe votka aldım. votka neyle daha güzel olur diye düşünüp değişik aromalarla birer shot denemeye karar verdim. limon, elma, karpuz, kekik, kimyon, nar ekşisi, sumak * derken shotlar arka arkaya gitti ve kafa dönmeye başladı. şişe bitmek üzereyken son shot'ı da kapanışa yaraşır bi şekilde yapayım dedim ve uzakta kutusunda duran isotu gördüm... kafama sıçayım. kafa durgun olduğu için mantıksal bir zahmete girmeden bi çay kaşığı isotu serptim votkanın içine ve biraz karıştırdım ve kafaya diktim. hayatımda bu kadar derinden gelen bir acı hissettiğimi hatırlamıyorum. midem ağzımdan çıkacak gibiydi sanki. gözlerimde sürekli bir yaş, öksürmek bir yandan, baş dönmesi bir yandan derken, banyoyla da akraba oldum yüz üstü bir şekilde. sabah uyandığımda suratımda çiçekli fayansın izi vardı.
artık baharatı sadece yemeklerde kullanmaya karar verdim.