kimse, kimsenin "dini inançlarına" müdahele etmek lüksüne sahip değildir ve askeriye dediğimiz "kurum" da bu açıdan bakar olaya. ve fakat bazı "siyasi" semboller vardır ve sadece askeriyede değil hemen bütün kurumlarda(özel sektörde de bu böyledir, çalışanları bilirler) de işleyiş bu yöndedir.
geçtiğimiz aylarda iş yerime, tankçı beremi takarak gittiğim için yazılı uyarı aldığımı bilirim ve özel müteşebbislerce kurulmuş-işletilen bir kurumdu çalıştığım yer.
veya geçmişte keçi sakal(müslümanlıkla bağdaştırmak nâmümkündür sanırım ki bu sakal şeklini) ile ordu evine alınmadığımı bilirim... ve gene tekrarlamakta fayda var "kurumlar" tarafından "uygulanan", "kılık, kıyafet yönetmeliği" buradaki esas olandır.
bunun yanı sıra, fatih'in çarşamba semtinde ikâmet ettiğim dönemlerde giydiğim t-shirt(guns'n roses t-shirtü) yüzünden üzerime yürüyen at gözlüklü gafilleri de bilirim. hem de bu olay zuhur ederken "her hangi" bir kurum sınırları içerisinde de değildik. allah'ın sokağında bu tepkimeyle karşılaşmak, insan haklarının bir parçası olan inanç ve vicdan özgürlüğünün, neresindedir düşünmek lazım. "kurumlar kanunu" ile kurumların "kılık-kıyafet yönetmelikleri" gene en azından hukuki bir "haklılık" getirmekte kuruma. peki ya allah'ın sokağı?