antik yunanlılara dair hafızamın derinliklerinde çok çarpıcı hatıralar olduğunu farketmeme neden olan güzelim ve bir o kadar da uluslararası bir rüyamı paylaşmak isterim. öyle bu iyiliği de herkese yapmam, rüya tabirleri lal oluyor karşımda da azizim.
yunan topraklarına görünmez adam kılığında girip, mini mini feylesofların bebeklik hallerinden tutun da, gönül ilişkilerini nasıl yürüttüklerine tanık oldum. başrollerde bir adet antik yunan teyzesi, 2 oğlu (büyüyünce feylesof olacaklar) ve birkaç tane de yunan dilberi gördüm.
her şey bu teyzemizin evlatlarına evlenilecek kız bulmasıyla başlıyordu. kapı kapı gezip resmen kız bakıyordu lan! nerde o ince düşünce, aşık olsun da evlensin diye bekleyeni tez zamanda vuruyorlarmış oralarda. "evleniyorum, öyleyse varım." yazılı afişler felan var hatta sokaklarında. teyzemiz kapı kapı gezip oğullarına uygun kız aradı felan ama kimse de bütün gün düşünmekten başka bi'şey yapmayan insanatlara kız vermedi tabi. bu duruma çok içerleyen teyze de en sonunda hamama gitmekte buldu çareyi. hamamdan da umduğunu bulamayan teyze mesai saati de bittiği için evine doğru yol almaya başladı.
kardeşler pide salonu'nun önünden geçerken tam oğullarından avurtları çökmüş ve uzun boyluca olanı sevinçli bir şekilde koşarak annesine doğru gelmeye başladı. ohannes dedim içimden, antiksiniz lan siz, yunansınız büyük düşünün şeklinde sözler savurdum ama tabi onlar beni görmediği için yapmıştım bunu. "anne, anne gerek kalmadı artık kız aramana. biz bulduk abimle. bi'tanesi 1 lira, tanesi 75 kuruştan hem de." bu cümledeki inanılmaz mantık hatasını bulmaya çalıştım rüyada bile. sonra bi'uyandım yalovada'yız.