her aşure gününde olduğu gibi, komşulara annemin yaptığı aşureleri bir tepside dağıtma görevi bana verilmişti. neyse, ne kadar itiraz ettiysek yine fayda etmemiş ve zorla da olsa bütün aşureleri mario oyununda level atlarcasına * başarıyla bütün komşulara götürmüştüm.
tam her şey bitti sanıyorken suratta şapşalca bir gülümsemeyle anneme bakarken elimdeki tepsi ve boş aşure tabaklarıyla beraber apartman merdivenin son basamağını görmeyerek yere yuvarlandım.
sonra mı noldu? elime ne kadar yara bandı koyduysam bütün hava delikleri kanla doldu. sonunda annem dayanamayıp komşuların da yardımıyla beni hastahaneye yetiştirmişti..
sonuç olarak, hayatımın ilk dikişini devlet hastahanesinde yedim. ve o dikiş sanırım benimle mezara kadar gidecek.
hala gülüyorum ne safmışız o zamanlar diye.. insan bir merdiven basamağını gözünün önünde göremez mi be evlat nereye bakıyorsun öyle aval aval? çocuk işte... *