Kendi ülkesini koruyabilecek düzeyde en güçlü ordulardan biri Türk ordusudur. Lakin uzak ülkeleri operasyonel manada böyle bir güçlülüğün olmadığını biliyoruz. Zaten Türk ordusunun vizyonu da Basiretsiz siyasetçiler sayesinde hiçbir zaman bu şekilde olmamıştır.
Bununla beraber Türk ordusunun teknik ve ekipman eksikliklerini doğrudan askerlere bağlamak ise hiçbir halttan anlamamaktır.
büyük etkinliği olan silahlar parayı bastır al silahları değildir. Tutup da kimse sana paran var diye yüzlerce taaruz helikopteri satmaz. O helikopterleri satın alabilme gücü siyasi iradenin gücüyle doğru orantılıdır, anlaşmaları siyasi irade yapar. Taaruz helikopterleri çatışmalarda çok açık hedef halindeki araçlardır, basit bir stingerla, iyi mevzilenmiş bir doçkayla bile çok rahat düşürülebilecek silahlardır. Eğer ki bunlar düşürülüp siyasi irade yerine yenilerini alabilecek anlaşmalar yapmadıysa suç askerlerde değil siyasi iradededir.
Bununla beraber Türk ordusunun teknik açıdan Millileştirilmesi işini son 15 yıldan beri üzerine alanlar sadece ve sadece Askerlerdir, siyasi irade buna hiçbir katkı yapmamakta hatta yeri geldiğinde taş koymaktadır.
Bugün için Milli savaş gemileri yapılabiliyorsa, bugün için milli tank'a önayak olacak uluslararası ortaklıklar, keza helikopter ortaklıkları yapılabiliyorsa, bugün özel sektör de dahil olmak üzere Ülkenin yegane milli üretim kalemlerini Savunma sanayi üretimleri oluşturuyorsa bunu sağlayan Türk Silahlı kuvvetleri kadrolarının kendi kendine yetebilen bir ordu oluşturma isteğidir. Yoksa tekel'i onu bunu satıp Türk sanayisini kör topal bırakan siyasi kadroların buna ön-ayak olduğunu düşünüp üzerine bir de aptalca propaganda yapmak tamamen Partizanca ve Türk düşmanı bir harekettir.
