şehit haberlerinin ardından girilen özgeçmişlerde bariz bir şekilde fakirin fukaranın, devlete hesap sormayı aklının ucundan geçirmiyen, geçiremeyen ailelerin çocuklarının sınıra, çatışmanın, kanın ortasına atıldığı yönlü bir kanaat toplum genelinde hasıl olmuş ve anadolu insanının askerlik ve hizmet konusunda devletine inancını çürütür hale gelmiştir.
geçmiş tarihler gözönüne alındığında, ülkenin başbakanının çocuğu yalısının dibindeki deniz saha komutanlığında göstermelik askerlik yapmış, sanatçılar ve futbolcular askerlik, düzeltiyorum tatil anılarını ballandıra ballandıra anlatmışlardır. zengin çocuklarının yaptığı askerlikler tv lerde haklı ama yanlış şekilde oğulları doğuda görev yapan ailelerin gözüne gözüne sokulmuştur. başbakanlar şehit askerleri kelle olarak adlandırır hale gelmiş, şehit aileleri, gazi aileleri vatana feda ettikleri evlatlarına karşılık devletten bekledikleri ilgi ve şefkati almamış, alamamıştır. tüm bu realiteler yetmezmiş gibi, teröre kurban giden evlatlarına şehit diyen devlet, şehit edenlerle masaya oturmuş, askerlerimize silah çeken ellerindeki şehit kanları kurumamış teröristler, sınır kapılarında neredeyse devlet töreniyle karşılanmış, terörist başına, gazilere ve şehit ailelerine gösterilmeyen itimam gösterilmiş, devlet yetkilileri özel olarak görüşmeler yapmış, köpeklerine talimat vermesi engellenmemiş, hatta temel ihtiyaçları çerçevesinde cinsel ihtiyaçlarının karşılandığı dahi milletin gözüne sokulmuştur.
işte tüm bu gelişmelerin ışığında halk bıçağın kemiğe dayandığını ifade eden çıkışlar yapmaya başlamış ve gerek devleti gerekse de orduyu bugüne kadar yaptığı adaletsizliklerden, eşitsizliklerden, haksızlıklardan ve yanlışlardan çekinir hale getirmiştir.
tüm bu veriler ışığında askerliğin eşit koşullarda yapılması gerektiği açıktır.
bu ülkede terör gerçeği varken birilerinin eğitimiyle, bankadaki parasıyla, gayri menkulü ile, makam ve mevkisi ile askerlik ödevinden kaçması düşünülemez.
amerika da senatör çocukları vietnam a, ırak a ve afganistan a gidiyorsa, türkiye de de gidebilmelidir.
bu demek değildir ki yetenek ve birikimleri gözardı edilecektir.
eğitim ve öğretim durumuna göre her vatan evladı ordunun faklı saflarında ve farklı görevlerle ama askerlik temel ödev ve sorumluluklarında eşit, vatan mudafasında eşit, terörle mücadelede eşit görev alacaklardır.
üniversite bitirmek, lise mezunlarının, ilkokul mezunlarının, üniversite mezunları yerine can vermesini gerektirmez. herkes kendi geleceği için öğrenim görmektedir. zaten üniversite bitirdiğin için sana hayat belli avantajları sunuyor, birde birilerinin senin yerine can vermesini beklemek andavallık ötesi bir durumdur.
herkes vatanı için, ailesi ve geleceği için aynı ölçüde taşın altına elini sokacak.
ilkokul mezunu piyade er ise, lise mezunu tank, top onbaşı olacak, üniversite mezunu da stinger çavuş, tank komutanı, top komutanı vb olarak görev yapacak hemde aynı birliğin içinde aynı karavanadan yiyerek, aynı tuvalete işeyerek, aynı yatakta yatarak, aynı koşullarda sürünerek, uygun adım yürüyerek, -5 derecede buz gibi demirlere barfiks çekmek için asılarak, aynı çamura şınav çekmek için yatarak.