yaralı bir ruh, kırılmış ümitler ve kırık bir kalp. ve bunların en zor durumlarda yanında olan bir kaç boş bira şişesi, bir kaç antidepresan.
ve dinlenilmiş en acıklı şarkılar. defalarca izlenilmiş en duygusal filmler.
ve karşılıklı verilen sözler var zihnimde. tutulamayan. yalan olduğuna bir türlü inanamadığım. belki de inanmak istemediğim. o dudaklardan dökülen nice yalan kelimeler. bir cümle oluşturduğuna bile hala hayretle şaşırdığım kelimeler. boş vaatler. boş ümitler. içi boşaltılmış yığınla cümleler. belki bir şey ifade etmeyen. etmemesi gereken. yine de kırılan ümitlerin fitilini her defasında ateşleyen sözler.
ha birde hatırlandıkça yer yer sevindiren, tebessüm ettiren, yer yer hüzünlendirip, sinirlerin gerilmesine yol açan anılar var. atmaya kıyılamayan. unutmaya yüzlerce kez çalışılıpta başarılamamış anılar. bazen bir eski fotoğrafta, bazen rüyalarda, kimi zaman alınan bir kokuda akla gelen anılar.
unutmadan bir de geriye kalan bir ben var. bana hiç mi hiç benzemeyen bir ben. dışı tıpkı ben ama içi hala sen dolu.
kafamda onlarca soru var. cevabını bir türlü bulamadığım. ve bir fikir var kafamda. bir ümit. sana dair. sana dair bir ışık var kafamda. hala... ısrarla... ama bunu ölürsem geride bırakmayacağım. bırakamayacağım. o ışığı senin görmene asla izin veremem.
yaşarken sana teslim ettiğim ruhumu geri istemiyorum. tüm anılar senin olsun. sözlerinde. verdiğin ama tutmadığın sözlerinde senin olsun ben ölürsem. bana ait olan her şey senindi zaten. sadece ümitlerim var benim. onlarda sana dair evet biliyorum. ama sana bırakmayacağım onları. benimle birlikte toprağa giricek onlarda. asla bilemeyeceksin. benimle birlikte ölmeyecek fikirler haklısın, ama senin olamayacak kadar değerliler hala. onlar dışında ne buluyorsan bana dair hepsi senin olabilir. zaten senin değiller miydi? kimi kandırıyorum ki...