ibrahim kaypakkaya'nın orjinalliği çıkış nokatasından ileri gelir.
yani kemalizm ile arasında hiç bir bağ olmamıştır mahir ve deniz gezmiş aksine kemalizme çok ciddi eleştiriler getirmiştir. ikinci ve yine en önemli noktalarından biri de kürt sorununa değinmiştir. yani halihazırda bugün kürt ulusunu savunan insanlardan önce kürt meselesine çok ciddi bir şekilde değinmiştir. kemalizmin köylü devrimi tezinden ziyade "kemalizm dış destekli faşist bir harekettir" demiştir. bu tartışmaya hayli açıktır. sonuç olarak bunları yazan adam henüz 22 yaşında genç bir devrimcidir. kusurları fazla olmakla birlikte bu topraklara gelmiş en orjinal devrimcilerden biridir.
ayrıca o dönemin koşulları ve günümüz koşulları hayli değişmiştir. sosyalist ya da komünist çevrelerin çok ciddi bir şekilde fikirsel anlamda yeni bir sürece girmeleri gerekir diye düşünüyorum. zira dünya değişti. kaypakkaya'nın 1970'lerde savunduğu köylü devrimi bugünün türkiye'si için imkansız gibidir. koşulları değiştiren bir faktör ibrahim kaypakkaya'nında tespit ettiği ve fakat gelişimi konusunu eminim öngörmediği kürt ulusal mücadelesinin bu denli hızlı sıçrama göstermesi, türkiye şartlarını tepeden tırnağa değiştirmiş, kırsal kesimden metropollere kaymalar olmuş ve doğal olarak devrimi yapacak asıl güç yine işçi sınıfı olmuştur. günümüz şartlarında kırdan kente bir devrim türkiye şartlarında mümkün değildir. bahse konu devrim stratejileri zaten 18. ve 19. yüzyıl içerisinde tüeknemiştir. hatta ve hatta marks'ın öngördüğü işçi devriminin şartları bile değişti. bilişim çağına girdik. işçiler yine sömürülmüyor mu? elbette ama kabul etmek gerekir ki ağır sanayi koşulları çoğu gelişmiş ülkelerde son buldu. bunu başaran yine komünist bloktur. orası ayrı. çünkü denildiği gibi "komünizm kapitalizmin kendine çekidüzen vermesini sağladı"
bence kapitalizm ekonomik şartlardan veya sömürdüğü işçinin dur demesinden dolayı değil, tüketimindeki fetişizmden dolayı tepe taklak olacaktır. yani insanlık bütün değerlerini yitirmeye başladığı an dur diyecektir. çünkü kapitalizm özünde her şeyi tüketen bir sistemdir...
