başlıkta tanım yapılmıştır, bu haşeratlar çocuklarını, daha oyun yaşındayken zorla arapça öğrenmeye yollayan ibnelerdir. birisi sorunca caizdir, farzdır gibi dinle alakası olmayan sikimden kılıflar uydurup, hebele hübele şeklinde öğüren bir çeşit hastalıktırlar.
geçen, camii'nin karşısındaki çardak'a gittim, biraz düşünmek ve muhasebe yapmak için. x5'i de çardağın önüne bıraktım. bir iki çocuk gördüm. kız çocuklar kapalı, erkekler de takke giymişti. ellerinde büyükçe tespihlerle camii'ye yöneliyorlardı, az biraz yaklaştığımda bazı çocukların suratlarında morluklar ve şişlikler olduklarını farkettim. bir kaçını çardağın oraya götürdüm ve sohbet ettik. bu çocuklar, abi, ailemiz bizi zorla gönderiyor gitmek istemediğimiz için dayak yiyoruz dediler.. onlara gerçekten acımıştım. direkman polise gittim ve ebeveyn (!) leri hakkında şikayette bulundum. eğer polise gitmeseydim, iyi bildiğim jujutsu'yla ağız burun dalaşırdım ibnelere. velhasıl kelam, polis aile içi şiddetten dolayı bu sözde ebeveynleri tevkif etti ve ben çocukların suratlarında çektiğim fotoğrafları polise teslim ettim.
olaylar bittiğinde, o sözde ebeveyn olacak yaratıklar polisimiz sağolsun biraz yıpranmışlardı. x5'ime bittim ve eve gittim.. sevdiceğimi gördüm eve girer girmez, hafif ıslak kızıl saçlarıyla, mum ışığında bir yemek hazırlıyordu. gelir gelmez ona narin bir öpücük kondurdum. yemeğimizi yedik..
ve sonra mı ?
seviştik.. ve ellerimi saçlarının arasında dolaştırırken, o kızıl saçlı, yeşil gözlü ve kor bir alevin yüreğine sahip olan o kadına aşık olduğumu farkettim.