frambuazın mucizevi tadı ile buluşmamış, muhtemelen ne olduğunu dahi bilmeyen insandır. bir insanın frambuaz yememesi nasıl bir sefaletin habercisidir azizim? o ekşimsi tadın dille buluşması, pastada, turtada onunla karşılaştığında yaşanan minik sevinçler... bir insan bu hazzı tatmadan ölmemeli yahu. geçen sene sosyetik manavına gideyim de 15 ton ananas, 15 ton mango, 15 ton da frambuaz alayım çılgınca kokteyl yapayım dedim. manava gittim istediklerimi söyledim, abi tırı hazırlayıp malikanene getiririz biz dediler. tamam deyip yola koyuldum, o sırada 2 tane varoşumsu insanın konuşmasına maalesef kulaklarımla şahit oldum;
+ la abi ananas diyiler, mango diyiler, frampuas diyiler, la bunlar ne diyiler?
- onanosla mongayı duymışam ama o sonunciyi ben de anlamamışam, çileğe benziyi.
+ abi alalım 1-2 kilo eve götürelim afiyetle yerik ha
- la kıro domates mi aliyin fiyatı görmiyin mi adam dolarla satiyi
+ voooyş ossun abi bi gün bizde yeriz ha
- la oglim alalım bi kilo çilek yiyelim, çileğe benziyi diyom.
+ olur ağam ha çileeek, ha formpuaz
- formpuaz değil oglim franbauz
bu konuşmalar beni öyle yıktı ki anlatamam azizim. hemen bu iki kıro kardeşimin yanına gittim ve ikişer kilo frambuaz alıp dil kursu için %75 indirimli burs ayarladım. ve bu sene bu iki eğitimsiz kültürsüzü eğitilmiş kültürlü olarak karşımda buldum, bana çok teşekkür ettiklerini, sayemde adama döndüklerini söylediler, ve en önemlisi artık frambuaz diyebiliyor, ne olduğunu biliyorlardı.
+ selam kırolar
- selam cool bey, ama lütfen bize kıro demeyin, biz artık frambuaz yiyen ve diyebilen insanlarız.
+ hadi beh! diliniz düzelmiş yahu.
- tabii ki, üstelik robdöşambr bile diyebiliyoruz
+ çok sevindim kardeşlerim, görüşmek üzere.
- görüşürüz cool bey, ben ve arkadaşım harry sizi çok özleyeceğiz.
+ abartmayın oglim.
ah şu iyilik sever yanım, ah çatlayası insanlığım.
