sporu, daha doğrusu "fener cimbom maçını" hepimiz çok severiz. sporu bedensel anlamda icra etmeye gelince de, anladığımız halı sahadır. formamız; tuttuğumuz takımın zırıl zırıl terleten çakma forması, altına devşirme bir şort, kundura ayakkabı üçlüsüdür. sahada kayıp ayak bileğimizi 180 derece döndürmeden, kolu bacağı kırmadan bize ayrılan sürenin sonuna gelirsek, bizden iyisi yoktur. sporu yaptık, şimdi sıra geldi ödüle: elle ayakla yenen bir tepsi baklava ve cilâ niyetine yuvarlanan x şişe bira. "kibrit kutusu kadar peynir" lafını duyunca aklına peynir değil kibrit ve hatta sigara gelen bir milletin, spor ve dengeli beslenme destekli sağlıklı yaşam formülü.
bir sonraki programımızda; bütün kış besiye çekilen, yaz gelince coşup eve koşu bandı kürek alan, sonra da bunları ütü masasıyla birlikte bir duvara dizen ekip var.