partinin doğumundan beri gelen çarpık düzeninden öte kemal kılıçdaroğlu ile beraber gelen rezillikler parti bırakma sebeplerinin başını çekmelidir. hadi statükoyu, dinsizliği, yalanı dolanı, darbecilerin avukatlığını ve bizzat darbeciliği kabul ettiniz, kemal kılçdaroğlu ile girilen yeni dönemde düşülen durumları nasıl içinize sindiriyorsunuz;
-havuzlu villalarda oturmayacaaaaaaaaz deyip en güzelinden havuzlu villa alan gandhi,
-kağıthane'ye kağıttepe diyen gandhi
-halkçıyım deyip etro giyen gandhi (giymesin demiyorum, ama en azından halkçıyım, ben de sizin gibi açım imajı vermeye çalışmasın)
-ssk'nın amına koyan gandhi,
--"hayırda hayır vardır" vecizesinin sahabı gandhi
-hiç bir sebebi olmamasına rağmen ölümüne hayır kampanyası başlatan gandhi
-her gün rte'den ayar yiyen bir gandhi...
ve en önemlisi ne "dürüstüm" yalanını becerebilen ne de adam akıllı kıvırabilen bir gandhi.
başörtüsü meselesinde "olmaz böyle şey" dedirtmiştir. önce "başörtülüler okullara girecek" deyip henüz bir kaç saat olmadan inkar edebilmiştir. hem de yüzü kızarmadan!
öte yandan başörtüsü meselesi için "bence bu sorun kendiliğinden çözülecektir, belki açarlar başörtülüler başlarını. ömürlerinin sonlarına kadar takacaklar diye bir şey yok. ben böylelerini de gördüm, eskiden türbanlıydı şimdi değil." diyebilmiştir. bir insanın daha ne kadar küçülebileceğini bizlere göstermiştir.
"kahverengi bizim rengimiz, kahverengi kahvenin rengi. bir kahvenin 40 yıl hatrı vardır. hayır'ın rengi kahverengidir" gibi kaldı mı dohuz tarzı konuşmalar yaparak iyiden iyiye küçülmüştür.
"hiç kimse sayın yalçın küçük'ün gerekli yere içeriği alındığını bana izah edemez" sözünü edebilmiştir. oysa ki yalçın küçük dediği herif apo'nun kankisiymiş...
ve daha aklıma gelmeyen binlercesi. aklıma geldikçe yazacağım cancişler...