platonik aşk

entry1910 galeri ses1
    713.
  1. öncelikle tanım: ilginç bir olay.

    lise 3; manyak gibi öss'ye hazırlanıyorum. dersaneye de göndermişler beni zorla. aralık ayı. dersanedeki sınıfta bir kız var, ilk gördüğümde öylece bakıp geçtiğim ama eros'un beni sonradan kendisiyle imtihan edeceğini bilmediğim bir kız. derken ocak, şubat ve mart oluyor. dersanede haftada tek gün yapılan denemeler iki güne çıkarılıyor. öss kaygısı almış başını gidiyor. başlarda kızla aramızda olan soğukluk yavaştan kayboluyor, aslında onu biraz da havalı buluyorum, bi gıcıklık var belli. ama ne hikmetse merhaba dediğinde bir sıcaklık geliyor suratıma. kızartan cinsten bir sıcaklık. herhangi bir fikrime katıldığında kendimi dünyadaki en şanslı adam sayıyorum; gittikçe saçları, gözleri, gülüşü her şeyi güzel geliyor, ruhuma işliyor adeta. kendi kendime gülüyorum evde, o aklıma geliyor, sırıtıyorum. var bu işte bir hayır deyip uyuyorum. denemelerin haftada tek gün olduğu zamanlarda onunla karşılaşamıyorum ama ikiye çıkınca ve o da tek saate indirgenince pişti oluyoruz cuma akşamları. olur da o sınavdan erken çıkar, yetişemem korkusuyla aceleyle soruları işaretliyorum ve çıkıyorum dışarıya. numaradan bir iki soru kontrol ediyorum cevap anahtarından, gözlerim onu arıyor. gelen geçen bakıyor, garipsiyorlar, bu burada ne bekliyor diye soruyorlar gözleriyle. anlıyorum onları da ama sol tarafım bekle diyor. derken çıkageliyor, ona bakıp da gözlerimle rezil olmamak için hafif sola gidiyorum masada. bir ara gözüm ona kayıyor, sanki bana baktığını hissediyorum. yok yok, olur mu canım öyle şey? aklımın kabul etmediği o bizzat gösteriyor bana. geliyor yanıma ve diyor ki:

    + ya şu soruyu ne yaptın?
    - ee, bak o şöyle olacak.

    başlıyorum anlatmaya. heyecandan zangırdayan eller ve dizler zorla tutuluyor, o da sanki inadına daha da yaklaşıyor bana, dünya duruyor, herkes bizi izliyor.

    eve güle güle gidiyorum, çünkü o bana o gün yaşattıklarıyla bunu zaten söylemiş oluyor, güle güle git. ayaklarımın evin yolunu nasıl bulduğuna şaşıyorum. annem açıyor kapıyı, sende bir iş var diyor, ona da gülüyorum. aslında o akşam hayatımda beni sinir eden ya da edebilecek hiçbir şey etki edemiyor üzerime.

    aylar geçiyor, bendeki bende kalıyor, sınavlar bitiyor, tercih vakti geliyor. bir gün karşılaşıyoruz yolda, nasıl gidiyor diye soruyor bana. susuyorum, sen nasılsın diyorum. hava ve su konu bulmama yardım ediyor. dilimin ucunda o iki sözcük, diyemiyorum. içimde bir his var, uzun süre onu göremeyeceksin diyor, ona inat ediyorum ve gururumu sevindiriyorum. ben gidiyorum diyor, gel istersen işin bu taraftaysa. imkansızlığa inanmış bünyeyle yok işim diyorum, görüşürüz. hoşça kal demek lazım oysa, zira öyle bir veda bu. sonra araya şehirler giriyor, o ayrı mekanda ben ayrı mekanda.
    31 ...
bu entry yorumlara kapalı.
© 2025 uludağ sözlük