kanımca, yasama yürütme ve yargıdan sonra gelen güçler birliğinin son noktasıdır medya'nın gücü. abartıyor muyum!? hayır!
zira, adalet'i sorgulamak, kişiye belli bir kitleye ya da başka bir yayın organına o da olmadı siyasi bir organa karalama kampanyaları başlatmak, halkı başka şeylerle oyalamak konusunda medyanın gözle görülür bir egemenliği söz konusudur.halkın gözünü boyamakta da, halkı uyutmakta da medyanın üstüne yoktur.
fakat medyanın bu egemenlikte yarar sağlayacak nitelikte olmaması, diğer organlar gibi devletin ya da belirli bir kurulun değil de, özel kişilerin tekelinde olmasından kaynaklanır. herkesin kendi ideolojisi doğrultusunda yayın ahlakı geliştirmesi sonucu aslında hiç de etik olmayan bir tablo çıkıyor gözler önüne.
herkesin belli bir ideolojisinin olması güzel fakat bu ideoloji doğrultusunda haber anlayışının yanlı ve taraflı olma durumu ne yazık ki cılkı çıkmış bir şekilde ortadadır.
peki, 'insanlar inandıkları değerleri belli yayın organlarıyla empoze etmeye çalışıyorlar' diyerek onu da geçelim.
bir bakalım gazetelere ya da televizyonlara;
büyük izlenme payı alan, tirajları yüksek olan yayın gruplarına;
bulmaca ve magazin eki dağıtan siktiriboktan gazeteler, diziler, gelin kaynana yarışmaları, magazin olayları o da olmadı dini sembollerle örülü gazeteler başı çekiyor.
ülkede terör, işsizlik, enflasyon almış başını giderken kadınlar sabah programlarında göbek atıyor ve biz de bu çarkın bir dişlisi olarak duruma iştirak ediyoruz.
susuyoruz ve kanıksıyoruz sadece...
neden? çünkü birileri bize bunun yapılmasını gizliden gizliye empoze ediyor. çocuklar artık dışarıda top koşturararak ya da sek sek oynayarak değil televizyon izleyerek büyüyor. birey, yayın kuruluşlarından edindikleri bilginin doğruluğundan tereddüt etmiyor. kurmaca olan her şey gerçekmişçesine o aptal kurtusuyla ve onun aleti olan yayınlarla bizim iç dünyamıza giriyor.
biz de susuyoruz ve giderek daha da kanıksıyoruz...
bu da ülkeyi kaosa götürüyor gittikçe..
ve sözde özgür basın bir engel olmaktan ileri gidemiyor ülke için.