muhafazakarlık -sağ düşünce öyledir köküne kadar-, sömürü düzeni -ezilmişliğin ekonomik yetersizliğin kullanılması-, görece eğitim noksanlığı.
ezildikçe oy vermek garip bir patolojik vaka kuşkusuz. psikolojik sorun yumağı. sol düşünce sistematiğinin çekirdeğini evrensel mana da muhafazakarlık değil gelişim ve ilerleme oluşturduğu için - eğitim ve kültür tandanslı bir gelişim- işin içine eleştirellik girer. türkiye'deki sol da içe dönüktür ve kapalıdır kısmı konuyu ister istemez chp ve işçi partisinin koruyucu muhafazakarlığına getirir ki bu partilerin ne kadar solu yansıttığını sorgulamamız icap ediyor. sosyalist solun özündeki yetinmemezlik ve arayış enteresandır eleştirel dünya görüşü ister istemez sorgulamanın ve eğitim konusunun içine dahil olmamıza neden oluyor. elbet bunu açımlarken genel paradigmaların altında kalıp sağ okur-yazar değildir sol şöyledir böyledir demekte yanlış olur. fakat muhafazakarlık sağın kalesidir. sol solsa eğer muhafazakarlıktan beslenmez. gelişimden beslenir. türkiye'de bu işler böyle gitmiyor diyenleri duyar gibi oluyorum, doğrudur. gitmiyor, dünyada sağın ilerleyişinde dünyanın gün geçtikçe koruyucu reformlara sarılmasının etkisi vardır. hızlı değişim ve manevralara sağın adapte olamaması beklenir de solun adapte olamaması beklenmez mesela. ama artık o da bekleniyor.
ezilen kitlenin türkiye'de sağ partileri iktidar yapması başlı başına sol partilerin programlı ve örgütlü çalışmamasının eseridir. işçi- çiftçi- sendika ve üniversiteden bağımsız sol, sol olmaz.
iktidarlar fakir fukaranın eğitim, ekonomik ve toplumsal yetersizliğini kullanarak sömürmektedirler. konunun bizi bu hale düşüren bu iktidarlar ve siyasal oluşumlar değil mi kısmı havada kalmaktadır maalesef.