açık söylemek gerekirse herkesin ''galatasaray yener, geçer turu, telaş yapmaya gerek yok'' tarzı konuşmasına karşılık şahsım adına biraz çekinerek maçı izlemeye başladığımı söyleyebilirim. ki bu galatasaray'a güvenmediğimden de değildi. ne biliyim işte his. geldi gitti zaten öyle. 4-1 den sonra zaten rahatladık iyice. oha. kewell'ın attığı gollerin yanı sıra sürekli kendini çimler üstünde bulması pek hoşuma gitmedi ve kewell şu maçı güzelce bi atlatsa diye bekledim maç süresi boyunca. neyseki kendisinin maç sonu konuşmasını izlerken pek bi keyifliydik. rakip takım oyuncularından biri gelecek de arkadan omuz falan atacak düşüncesinden uzak tuttum kendimi, susturdum o an bilinç altımı. hayal gücü de bi yere kadar zaten. arda'nın golünü tam olarak o saniyelerde anlayamamış olsam da tekrarını verirler şimdi nasılsa diye pek takmadım. ama gel gör ki golün tekrarında da ''arda orda ne dedi lan acaba'' diye yine göremedim pek ne şekilde bi gol attığını. çok şık diyebilirim kaptana burdan. dedim hatta. evet en çok bu yorumu bekliyordu, ne var? hee bu arada pino'nun muhteşem pasını gördüm ama. o pas kaçar mı zaten saçmalama. neyse kısa kesmem lazım gelirse eğer, galatasaray'ın galatasaray dan beklenen sonucu öyle ya da böyle, güzel futbolla, bol golle veya daha tam hazır olamamış şekliyle dahi aldığı ve bir üst tura göz kırpıştırdığı maç oldu. ne kırpması be bildiğin bi üst turdayız. çok da iyi oldu. 5-1 lan. az bişey sanki.