98 yılında kendisi bir oy farkla vefa küçük'ü geçerek başkanlığa seçildiğinde, ali şen hegammonyasının bittiği düşüncesine kapılarak sevinmiştim. aziz yıldırım bu hegamonyayı bitirmekle kalmadı, hemen belli başlı vizyonlarını hayata geçirmek için çalışmalara başladı.
şükrü saracoğlu stadı'nın neredeyse yeni baştan yapılması, elvir baliç ve jay jay okocha'dan 50 milyon euro* kadar gelir elde edip bunlar hemen gerekli işlere kanalize edilmesi. fenerium markası, basketbol ve voleybol takımlarının sponsor desteğiyle büyüyüp, iş bilen adamların eline teslim edilmesi ve bu branşlarda ivme kazanılıp birer avrupa markası haline gelinmesi... bunlar yadsınamaz gerçekler.
ancaaaak aziz yıldırım'ın bir de olumsuz yönü var ki... işte o garip bir şey.
medyayla kavga eden, her hayal kırıklığında istifa edip gündemi meşgul ederek geri dönüşten rant ve güç sağlayan, futbolu çok iyi bildiği düşüncesiyle futbol takımını iş bilen adamların eline teslim etmesine rağmen karışmaktan geri duramayan bir karakter kendisi.
ben birçok kişinin aksine gitmesi gerektiğini düşünmüyorum. şu anda aykut kocaman'ı gönderemeyeceğini kendisi de biliyor. şayet aykut giderse, sonraki istenen kelle de onunki olur.
benim için önemli olan, bu kadar sık tekrarlanmış bir hatadan artık ders çıkarılmasıdır.
