şu detayı bir kez daha vurgulamakta yarar olduğu anlaşılıyor;
'ate' sözcüğü 'tanrı tanımaz' olarak tercüme edilirken, 'tanımaz' ifadesinin verdiği anlam, 'varlığını inkar eder' şeklinde algılanıyor. oysa, burada ifade edilmek istenen anlam tam olarak, 'tanrıya kulluk etmeyi kabul etmeme' ya da 'tanrıya tapınmayı ret etme' durumudur.
başka bir örnekle konuyu daha da açık edelim. bir sömürge toplum ya da bir etnik grup istiklalini ilan edip yeni bir ülke ve yeni sınırlar oluşturduğunda, nasıl ki kimi devletler tanıyor ve kimileri de tanımıyor ise bu durum da aynen ona benzer. tanımamak, o etnik grubu ya da ortak kültürü paylaşan topluluğu yok saymak değil yalnızca, egemenlik alanı oluşturmasına veya daha net ifadesi ile bir devlet ve otorite oluşturmasına karşı çıkmaktır.
antik yunan'da ate'nin, tanrı zeus ile tanrıça eris'in kızları olduğu ve babasının otoritesi ve buyruklarına karşı gelmesi sonucu zeus tarafından dünyaya fırlatıldığı ve dünyada, insanları doğru yoldan saptırmak ve yanlışlıklara sürüklemek yönünde çaba gösterdiği vurgulanır. günümüz yunan dilinde 'ate', 'tanrı tarafından terk edilmiş, yalnızlığa sürüklenmiş kişi' anlamında kullanılmaktadır.
sonuç itibarı ile mitolojik verilere de dayalı olarak şöyle bir çıkarımda bulunmak mümkündür;
ate, aslında kötü olmayıp otoriteye karşı gelen protest bir kişiliğe sahiptir. kimbilir, belki de kuran'da yer alan ve ate'ye göre daha radikal* olan 'şeytan' tiplemesi için de bir esin kaynağı olmuştur.