beşiktaş'ın metin-ali-feyyaz'lı kadrosunun ardından türk futbolu çirkefe boyandı. derbi maçları sinir harbine dönüştü. takım kaptanlığı bile 'şuna kaptanlık verelim, belki kendine gelir' denen oyunculara verildi. koskoca dünya kupasında bizim ligimizdeki çirkefliklere bulaşan keita dışında rakibinin hakkını yiyen oyuncu olmadı. kazanan usülüne uygun sevindi, kaybeden kazanını tebrik etti. biz yıllar boyu fb'den gol yiyince gözleri ateş kesen gs'lı futbolculara, gs maçını kazanmak için rakibin sırtına binerek sinirlendirmeye çalışan, kendilerine yapılan en ufak bir faulde hakemleri dört yanı futbolcularla çevrili değersiz kara parçasına çeviren fb'lilere, camialarını galeyana getiren bjk'lı yöneticilere alıştık. ben galatasaraylıyım. en son oynanan fb-gs maçını izlerken gs'lı olmaktan utandım. yenilebiliriz ama karaktersizce değil. 6-0 yenilelim, rakibimizin iyi futbolunu alkışlayalım, dalga geçsinler ama kafası kopmuş tavuklar gibi saldıran futbolcularımızı sahada görmeyelim. barış özbek fb'li futbolculara kasti tekmelerini görmedik mi sanıyor? maç sonu demeçlerinde hakem iyi yönetemedi diyor. sen sporcu gibi oynadın mı peki? sabri sakinleşti diyoruz eski halinden manzaralar sunuyor. velhasıl fb formasını gören kendini kaybediyor. nedir bu kin? gs'lılıkla alakası olsaydı bu kinin, en büyük gs'lılardan özhan başkan tarihi mağlubiyetin ardından rakibini tebrik eder miydi? biz gs'lıyız. ama 20 yıldır gs'a yakışan sporcuları futbol takımımızda göremiyoruz. hakan şükür, ergün pembe.. başka kim var? aksi istikamete bakalım. emre belözoğlu, arif erdem, sabri sarıoğlu, barış özbek ve daha sürüyle kemikkıran, haksız kazanç meraklısı.