- yakası ve cebi olmayan hiçbir tişört, kazak giymemesi.
- lüzumsuz da olsa hiçbir şeyi attırmaması. 8 sene önce ölen muhabbet kuşunun kafesini geçenlerde attık. o da, kafes kafasına düştü ondan.
- bozulan her şeyi kendisinin tamir edebileceğini iddia edip, tamirci çağırmaması. sonra tamir edemeyip, daha beter bozması.
- eğer kırk yılda bir tamir edebileceği bir şey olursa, kendimizi cerrahın yanında hemşireymişiz gibi hissetmemize yol açması. tamir esnasında sürekli olarak, tornavidayı ver, penseyi ver, diye hizmet beklemesi.
- içince, gel buraya diye çağırıp, saatlerce nutuk çekmesi. sürekli aynı şeyleri tekrarlaması.
- sitenin bahçesine domates ekip, sonra da çocuklar oraya top attı diye küplere binmesi.