PiSLiĞE ALIŞIK OLANLARA HAYIR
Fakirsiniz, zamanında birileri sizin evinizi döşemiş, gelişigüzel ve kafasına göre şekil vermiş evinize. Bu evde yaşamak zorundasın diye de dayatmış size.
Siz de o evde yaşarken aynı zamanda bir iş bulup çalışmaya başlamışsınız. Gel zaman git zaman cebiniz para görmüş, enseniz biraz kalınlaşmış.
Cep para görünce insanın yürüyüşü bile değişir mantığı ile hareket edersek, evinizdeki eskiyen eşyalar ayağınıza takılmaya başlamış. Gözünüze hoş görünmeyen nesnelerle dolu ev.
Odaların bir kısmı dar gelir olmuş, çoluk çocuk büyümüş, hepsi ayrı telden çalıyor. Hanım sürekli şikâyet modunda, komşuların şöyle eşyası var, evlerine şunu da almışlar falan.
Düşünüyorsunuz ve cebinizde parayı hesap ediyorsunuz. Elinizdeki imkânların hepsini seferber etseniz, tamam bir yere kadar yenileyeceksiniz evi. Kafaya koyuyorsunuz, artık eskimiş, pörsümüş bu evi yenileme zamanı geldi deyip çıkıyorsunuz yola.
Size o evi döşeyenlerin kulağına gitmesin mi bu fikir?
Sizin evi değiştirip de gelişmenizi istemeyenler boş dururlar mı, onlar da açmışlar kulaklarını ve duymuşlar bu değişiklik işlerini.
‘Bana vereceğinin iki katını komşuma vereceksen, gözümün birini oy’ diyen muhalif komşular da olaydan haberdar olmuşlar.
Kimisi marangoza takoz siparişi vermiş, kimisi sanayi esnafına balans siparişi, kimisi de takoz almaya ne gerek var ben yeterim, yatarım tekerin altına diyerek, kelle koltukta başlamış feryat etmeye.
Hayır! Olmaz! Asla izin vermeyeceğiz değiştirmenize evi.
Ev sahibi suskun, ev sahibi tefekkürde. Nasıl etsem de kırıp dökmeden bu evi değiştirsem endişesi ile gece gündüz düşünüyor.
Sonra koyulmuş yola, tuzun bile koktuğu evde önce buzdolabından başlamış, kirli çamaşırlarla dolu evde çamaşır makinesi da değişsin istemiş. Yırtık, yamalı bohçaya dönen kıyafetlerin yenilenmesi için dikiş makinesi almak istemiş.
Daha çok şeye ihtiyaç olduğu ve cepte para da olduğu halde, takozcular engel olmak isteyince, bu tür ufak değişiklikler şimdilik yeter demeye başlamışlar.
Ev ahalisine bir soralım bakalım ne diyecekler, deyince homurdanmalar başlamış.
Kimisi kendi rahatını düşünüyorsun diyerek hayır olmaz demiş, kimisi hepsini değiştirelim bunlar yetmez diyerek hayır demiş, kimisi sen değil de ben yaparsam bu değişikliği olur yoksa hayır derim, demiş.
Aklıselim düşünen herkes:
Bu ev bizim bakın, yapılan değişikliklerin kime ne zararı var? Yeniliyoruz ve elimizden geldiği kadar güzel eşyalar alacağız, denilse de inandıramamışlar takozcuları.
Takozun görevi takoz olmaktır, freni patlayan arabaya değil, iyi yönde ilerleyen arabaya takoz olmak.
Denizde boğulan bir insanı kurtarmak için yasa değişikliğine gidilse bile takoz olmak için elinden geleni yapacaklarına eminim ben artık bu takozcuların.
Kimse kimseyi kandırmasın. Evet deyince demokrat olmayacaksın, hayır deyince darbeci olmayacaksın, gibi safsatalarla zırvalamayı kesin artık.
Bu referandumda evet demeyen insanların, azılı bir ilerleme, gelişme düşmanı olduğunu düşünüyorum. Karnınızdan konuşmayın.
Ak Parti’ye gıcığım var ve bu referandumda hayır oyu vereceğim deyin, alnınızdan öpsün Zeki Müren.
Evin eşyaları yenileniyor gafil, az da olsa yenileniyor. Sen her tarafı kokmuş, pislik içinde yaşamak benim için iyi diyorsan, sana ne diyebilirim ki. Allah pisliklerini daim etsin diyeceğim de senin pisliğinde kokutuyor bu ülkeyi…