eğer yol parasından 50 kuruş tasarruf etmek amacıyla yaz sıcağında ya da kışın sakarya'nın o adamı hayatından bezdiren azgın yağmurunda 250-300 kişilik belediye otobüsü kuyruklarında beklemediyseniz...
kütüphane binasının en üst katındaki kafenin terasında sapanca gölü manzarası eşliğinde çay keyfi yapmadıysanız...
özel bir bilgisayar programıyla yapılması gereken ve bilgisayarınız (ve hatta internet kafeye gidecek paranız bile) olmadığı için yapamadığınız bir ödevi hiçbir karşılık beklemeden yapıp sizin adınıza teslim eden sağlam arkadaşlarınız olduğu için allah'a şükretmediyseniz...
fakat sırf çan eğrisini düşürüp yalakası olan öğrencileri daha yüksek notla geçirmek isteyen hoca ''sen dersime yeterince önem vermedin'' bahanesiyle o ödeve 0 basmadıysa...
aç kaldığınız günlerde kampüsten terminal kavşağı'na kadar yürüyerek gelmediyseniz.
hafta sonları arkadaşlarınız ile adapazarı ekspresi'ne biletsiz binip kondüktöre yakalanma korkusu eşliğinde sapanca'ya gidip piknik yapmadıysanız...
minibüslerde en arka koltuğa oturup şoföre 1 lira gönderdiğinizde şoför ''arkadaşlar minibüsler 1 lira 10 kuruş oldu, 10 kuruş daha gönderin'' dediğinde duymazlıktan gelmediyseniz...
rektörlüğün karşısındaki ağaçların altında oturup sigaranızı yakıp hayallere dalmadıysanız...
ekimde yaptığı quizin notunu ocakta sisteme giren hocalara içinizden sövmediyseniz...
tikky kızları kesmek için iktisadi idari bilimler fakültesinin kantininde saatlerce oturmadıysanız...
özellikle salı günleri öğle vakti kampüs yemekhanesinde elinizde tepsiyle oturacak yer aramadıysanız...
fakültenizin kantininde öğrencilikle uzaktan yakından alakası olmayan memati kılıklı dürzüleri görüp tırsmadıysanız...
çark caddesindeki kafelerde bir kez olsun oturup soluklanmadıysanız...
orada kalan arkadaşınız aracılığıyla bir cemaat evine misafir olup maklube yemediyseniz ve çıkışta da koltuk altınıza fethullah gülen'in bir kitabı sıkıştırılmadıysa...
iktisadi idari bilimler fakültesinin aşağısındaki meşhur 138 basamaklı merdivenden inip çıkmadıysanız...
bahar şenliklerinde kampüste içeceği şarabı kola şişesine dolduran uyanıklara ve onları güvenliğe ihbar eden cemaatçi öğrencilere gülmediyseniz...
yine bahar şenliklerinde kampüsün çayırlarında yayılıp mangal yapan adapazarlıları ve helikopter pistine tezgah açıp erotik iç çamaşırı ve ne alakaysa çocuk elbisesi satan pazarcıları görmediyseniz... (2010 bahar şenliklerinde bu fakir tarafından bizzat müşahede edilmiş ve şok olunmuştur!)
özellikle yaz okulu günlerinde dersten sonra çay-sigara yapmak için gittiğiniz merkez kafeterya'yı ''düğüncüler'' tarafından işgal edilmiş olarak görüp dumur olmadıysanız (yazın düğün salonu olarak da kullanılıyor)...
gece sigaranız bittiğinde serdivan karakolunda nöbet tutan polislerden otlanmadıysanız...
ucuz diye kalmak zorunda olduğunuz, her hafta suyu elektriği gazı kesilen kaçak yurdun leş gibi kokan, penceresiz odasında oda arkadaşınız olan şizofrene ve yurdun işletmecisi ismailağa cemaati mensubu öküzün '' gardeşim sakalını kesme günah'' ''gardeşim türkü dinleme günah'' ''gardeşim kız gardeşimin başı açık demiştin, sana bir sakal bıraktırsak örtünür mü acaba?'' ''Gardeşim sizin memleketin adamı niye içiyor?'' türünden kendince yaptığı ''tebliğ''lere ya da gece 00.30'da sizi uyandırıp ''gardeşim yatsıyı daha kılmadım, cemaat de bulamadım, kalk da cemaat yapalım'' cinsi abukluklarına ya sabır çekmediyseniz...
bursların yatacağı her ayın 6'sını 7'sine bağlayan gece kent meydanındaki ziraat bankası atm'lerinde kırım iti gibi titreyerek paraların yatmasını beklemediyseniz (zira ertesi gün derse gidecek paranız bile yoktur)...
ayaktakiler dahil 100 kişilik otobüse 150 kişi sığdıran fizik dehası şoförler sayesinde 15 numaralı belediye otobüsüyle balık istifi halinde derse gitmediyseniz... (Bir de mavi durak'taki minibüsçülerle yolcu kavgası yapar çakal....)
üç yıl boyunca hakikaten ihtiyacınız olduğu için ucuz devlet yurduna girebilmek amacıyla her yola başvurup da başaramamışken (mesela son çare olarak yurt müdürüne durumunuzu anlatmak için gittiğinizde odadan kovulmanız) bir arkadaşınızın ''akp torpili'' sayesinde hem de yıl ortasında yurda geçmesine isyan etmediyseniz...
sakarya'da iken memleketinizi, memleketinizde iken sakarya'yı özlemediyseniz...
Kampüs çarşısında ATM kuyruğu beklemediyseniz...
sınav zamanında eksik ders notlarını istediğiniz zaman ''vermeyeyim de o kısımlara çalışamasın, düşük not alsın, çan eğrisi düşsün'' diye notları vermeyen yaratıklarla aynı sınıfı paylaşmadıysanız...
öğrenci kızları tavlamak için olmadık şekillere giren ''haaafısss'' lara (Doğu Marmara'da yaşayan yöresel bir apaçi türüdür) gülmediyseniz...
çarşı-kampüs hattında minibüs işleten sevgilisi tarafından ırzına geçilen türbanlı öğrencinin haberini duyup şaşırmadıysanız...
Dakika başı sövdüğünüz bu şehirden memlekete giderken bindiğiniz otobüs tek yokuşunu inip dörtyola doğru saparken içinizde bir burukluk hissetmediyseniz...
Erkekler için söylüyorum, askerdeyken deliler gibi özlemediyseniz o kampüsü...