baba

entry1781 galeri ses1
    426.
  1. Dinle oğlum, bunları sana sen uyurken söylüyorum. Küçücük elini
    yanağının altına sokmuşsun, nemli alnındaki sarı lülelerin yapış yapış
    ıslak. Odana bir hırsız gibi süzülerek girdim. Birkaç dakika önce
    kütüphanede oturmuş gazetemi okurken vicdan azabım nefes kesen bi dalga
    gibi üstüme geldi. Bir ...suçlu gibi yatağının başucuna geldim....
    Neler
    mi düşündüm oğlum? Sabah sabah kızmıştım. Okula gitmek üzere giyinirken
    seni azarladım, çünkü yüzünü ıslak havluyla öylesine silivermiştin.
    Ayakkabılarının kirli olduğunu görünce sana onları temizlettim. Bazı
    eşyalarını yere attığında sana öfkeyle bağırdım.
    Kahvaltı ederken bir
    sürü kusurunu buldum. Yiyecekleri etrafına saçıyordun, lokmalarını
    çiğnemeden yutuyordun, ekmeğine çok fazla tereyağı sürmüştün. Sen oyun
    oynamaya gidiyordun, bense trenime yetişmek zorundaydım. Bana baktın
    elini salladın ve Güle güle babacığım; dedin. Ben ise kaşlarımı çattım
    ve Dik dur!; dedim sana.
    Akşam üzeri de durum farksızdı. Eve
    gelirken seni yere çömelmiş arkadaşlarınla bilye oynarken buldum.
    Çorapların yırtılmıştı. Arkadaşlarının önünde seni küçük düşürdüm ve
    kolundan tutup eve götürdüm. Bu çoraplar çok pahalıydı ve giymek
    istiyorsan dikkatli olmalıydın. Düşün oğlum bunları sana baban
    söylüyordu!
    Hatırlıyor musun? Sonra çalışma odama girdin.Gözlerinde
    incinmiş bir ifade vardı. Kağıtlarımın üzerinden sana baktığımda bir an
    için çıkmaya yeltendin. ;Ne istiyorsun?; diye bağırdım sana.
    Hiç bir
    şey söylemeden koşup boynuma sarıldın ve beni öptün. Hem de büyük bir
    sevgiyle. Sonra koşarak dışarı çıktın.
    Kağıdım elimden düştü. Bana
    neler oluyordu? Sürekli senin hatalarını buluyordum. Seni böyle
    ödüllendiriyordum. Seni sevmediğim için değil bu; senden çok şey
    beklediğim için. Seni kendi çağımın değer yargılarına göre
    değerlendiriyorum çünkü.
    Oysa ki senin pek çok güzel özelliğin var.
    Kalbin öylesine yüce ki! Bu gece gelip beni öpüşün de bunu kanıtlıyor.Bu
    gece başka hiçbir şeyin önemi yok oğlum. Karanlıkta, yatağının yanında
    diz çöktüm ve çok utanıyorum. Bunları sana uyanıkken anlatsam da
    anlamazsın biliyorum. Ama yarın gerçek bir baba olacağım. Seninle
    oynayacağım. Sen acı çektiğinde acı çekecek, sen güldüğünde güleceğim.
    Dilimin ucuna kötü şeyler geldiğinde dilimi ısıracağım. Kendi kendime
    sürekli, O bir çocuk; diyeceğim.
    Ben seni büyük bir adam gibi
    gördüm. Oysa ki sen daha küçük bir çocuksun. Daha dün annenin kolları
    arasındaydın, başını onun omzuna dayamıştın. Ah, senden çok şey bekledim
    oğlum, çok şey bekledim.
    insanları eleştirmek yerine onları anlamaya
    çalışalım. Ne yapmak istediklerini anlayalım. Sempati, hoşgörü ve
    nezaket eleştiriden çok daha yararlıdır. ;Bilmek affetmektir.; Dr.
    Johnson&ın da söylediği gibi, ;Tanrı bile insanı son gününe kadar
    yargılamaz.; O halde neden biz yargılayalım?
    Eleştirmeyin, kınamayın
    ve şikayet etmeyin!
    0 ...