cahit sıtkı tarancı

entry273 galeri
    79.
  1. - alıntı -
    Sevgili Cahit Sıtkı Tarancı,
    Bu yılın Ekim ayında yüz yaşında olacaksın. Sanırım doğduğun şehir Diyarbakır' da, evinde törenler yapılacak. Ne var ki ölüm günün de Ekim ayında. Herhalde 2010 yılının Ekim ayının bütününü ayırırlar sana Ama ben senin gibi yaşamadan yana bir şairin yüz yaşını bütün bir yıl kutlamaktan yanayım. "Ben ölecek adam değilim" diyen sen değil miydin? Ve asıl yalnızlığın ölmek olduğunu söyleyen. Ve "bütün mihnetler (zorluklar, sıkıntılar) kabulüm, yeter ki gün eksilmesin penceremden" diyerek insana direnç veren.
    Sevgili Tarancı,
    Daha lise sıralarında ezberimizdeydi şiirlerin. Bize senin gibi biri aşık olsun isterdik, istanbul Kız Lisesi' nin bahçesinde bize gelmiş bir mektup gibi okurduk "Desem ki" yi:
    "Desem ki vakitlerden bir Nisan akşamıdır, / Rüzgârların en ferahlatıcısı senden esiyor, / Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini, / Ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim". isterdik ki hava kadar gerekli ekmekle su kadar kutsal sayılalım hep bizi sevenler için. Sevdiğimiz de, ana babamız da bize "evimde şenliksin, bahçemde bahar" diyebilsin.
    Aynaya bakmaya kalksak: "Bırak ben söyleyeyim güzelliğini" derdi sanki sesin. Güzelliğimizi nehirlere, kuşlara söyletecek bir sevgiliydin. Sesini duymazsak bilecektik ki bizi seven ölmüştür.
    Sonra mezarında sevdiğinin güzelliğini böceklere ezberletecek kadar sevmek ne zor iş diye düşünürdük. Ve mahşerde aramak sevdiğini. Böyle sevmeliyiz diye söz verirdik birbirimize.
    Senin şiirini gün geçtikçe daha iyi kavradım. Yavaş yavaş, belki de şiire gönül verdikçe şiirinin asıl önemli yanının yaşama tutkusu olduğunu, şiirinin yaşamayı sevdirdiğini sezdim. insanın kendini yüreklendirmesi gerektiğini. "O gün bugün sırtımı kendim sıvazlıyorum / Sabahları sokağa çıkmadan evvel / Cesaret şairim cesaret". Sen şehrin gün doğuşuyla şehrin başlayan uğultusunu müzik sayan, dinlemeye doyamayan bir şairdin. Sabahı sevmeyi öğrettin bize. "Sen doğmana bak güzel gün / Gözümü alan aydınlık / ... / Bir neşedir ağaçlarda / Yaprak yaprak ışıldayan / Uçan kuşa güle güle / Gönlüm kanatlarındadır. / .. / işçisine memuruna / Cümlesine cesaret sabır / Açılan pencerelere / Kalkan kepeneklere selam". Teşekkür ederiz.
    Sevgili Cahit Sıtkı,
    Güzel bir dünya isterdin sen. Bunu ustalıkla dile getirişin keşfedildi son yıllarda. Kürsülerde tekrar tekrar okunur oldu nasıl bir ülke istediğin: "...Memleket isterim / Ne başta dert ne gönülde hasret olsun; / Kardeş kavgasına bir nihayet olsun. / / Memleket isterim / Ne zengin fakir ne sen ben farkı olsun; / Kış günü herkesin evi barkı olsun. / Memleket isterim / Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun; / Olursa bir şikayet ölümden olsun".
    Sevgili Tarancı, şiirin dillere düştü düşmesine ama şiirini alanlarda okuyanlardan kimilerine senin dizelerinle yanıt vermek gerekli: "Değil kardeşim değil, dal yeşil gök mavi değil / Bilsen ben hangi alemdeyim sen hangi alemde / Aklından geçer mi dersin, aklımdan geçen şeyler / Sanmam / Yıldız ve rüzgar payımız müsavi değil / Sen kendi gecende gidersin ben kendi gecemde / Vazgeç / Ayrıdır bindiğimiz gemiler".
    Biliyorum senin asıl anılması gereken yanın cesaretin. Özgürlüğün "hava gibi ekmek gibi su gibi" gerekli olduğunu söyleyişin yinelenmeli seni anarken. Yurtsever bir şaire özgürlüğün yasaklanışından utanışını dile getirmen, Nazım Hikmet' in hapiste oluşuna karşı sesini yükseltmeyi bilişin, anlatılmalı "Bir şey daha var yürek acısı / Utandırır insanı düşündürür / Öylesine başka bir kalp ağrısı / Alır beni ta Bursa’ ya götürür / ... / En yavuz evladı bu memleketin / Nazım ağabey hapislerde çürür".
    Diyarbakır' 0ın kadir bilir şairi Tarancı, herkesin yıldız ve rüzgar payının eşit olduğu günlerde görüşmek üzere.
    - alıntı -

    (bkz: sennur sezer)
    (bkz: evrensel)
    0 ...