bunun üzerine biz, karısı dışında, (lut'u) ve ailesini kurtardık; (karısı) ise, helake uğrayanlardan oldu. ve onların üzerine, bir (azap) sağanağı yağdırdık. bak! mücrimlerin(suçluların) akıbeti nasılmış?
[araf(7)/80-84]
ibrahim'den korku gidip, ona müjde gelince; lut kavmi konusunda, bizimle mücadele etti (tartıştı). doğrusu ibrahim, yumuşak huylu, çok duygulu ve (allah'a) yönelen biriydi. "ey ibrahim, bundan vazgeç. muhakkak, rabb'inin emri ve geri çevrilmeyecek bir azap, onlara gelmiştir."
elçilerimiz lut'a geldiği zaman, bundan hoşlanmadı, göğsü daraldı ve dedi ki:
"bu, zor bir gün."
(lut'un) kavmi, (lut'a) doğru koşarak geldi. onlar, daha önceden kötülükler yapıyorlardı.
(lut) dedi ki:
"ey kavmim, bunlar benim kızlarım, sizler için daha temizdir. allah'tan korkun ve beni misafirlerim önünde küçük düşürmeyin. sizin içinizde reşit(doğru düşünen) bir adam yok mudur?"
dediler ki:
"şüphesiz sende biliyorsun ki, kızlarında bizim bir hakkımız yoktur. gerçekte sen, bizim ne istediğimizi biliyorsun."
(lut) dedi ki:
"keşke size yetecek bir gücüm olsaydı veya sağlam bir yere dayanabilseydim."
(elçiler) dediler ki:
"ey lut, biz rabb'inin elçileriyiz. onlar, elbette sana ulaşamazlar. gecenin bir kısmında, ailenle birlikte yürü. sizden bir kimse, dönüp geriye bakmasın. ancak senin karın başka (o bakacak). muhakkak, onlara isabet edecek olan, ona da isabet edecektir onlara vaad olunan (azap), sabah vaktidir. sabah vakti yakın değil midir?"
(böylece) emrimiz geldiği zaman, oranın üstünü altına çevirdik ve üzerlerine arka arkaya (ana kitap'ta) yazılı taşlar yağdırdık. bu helak taşları, rabb'inin katı'nda işaretlenmiştir ve bunlar zalimlerden uzak değildir.