insanı yani kendini, evreni, çevresini iyi okuyabilen birisi için çok zor, içinden çıkılmaz olmayan bir problem. insanın Allah'a karşı olan sorumlulukları, insanlığa karşı olan sorumluluklarından farklı değildir. insan inansa da inanmasa da bu doğrultuda hareket etmesi gerektiğine kanaat getirirse eğer, allah katında dahi inanıp inanmamanın çok çok bir önemi yoktur. 4 büyük kitapta anlatılan herşey, insanların insanlığa karşı olan sorumluluklarıdır. insan inanmadan da bu sorumluluklara sahip olabilir. bu noktada allahın varlığı veya yokluğu bir problem olmaz. çünkü din; vahiy merkezli olan, tahrifattan, hurafelerden ve dogmalardan salt olarak ayrılmış din daha doğrusu, insanlığa karşı sorumluluk bilinciyle kuşanılması gerektiğini emreder. iyilikler, güzellikler, dostluklar, kardeşlikler vaadeder. Allah olmasa da erdemli ve iyi bir insan bunları yaptığı taktirde onun mesajını yerine getirmiş demektir. diğer ritueller (namaz, oruç, hacc, hicab) bu noktada teferruattır. Kuran'da 120 yerden fazla yerde "akledin" kelimesi geçerken namazın geçtiği yer sayısı bir elin parmağını geçmez. Başörtüsünün geçtiği yer sayısı bir ya da iki ayetle sınırlıdır. Bu sebepten hem kainatı hem de yüreğinin derinliklerindeki sonsuz kainatı keşfedip, anlayabilmiş her insan için büyük ve sıkıntılı olmayan bir problemdir.