türkiye karmakarışık bir haldeyken, sorunlara çözüm bulunamazken, birileri ağlarken hayata küserken bu diziyi büyük heyecan ve istekle bekleyip, hüzünlenen halka ben ne diyeyim. yeter artık ulen, nedir bu boşvermişlik, nedir bu saçmalıklar... o insanların yüzüne söylenecek o kadar çok sözüm var ki, gücüm yok söyleyemiyorum. başta annem, akrabalarım, komşularım ve hayatımda önemli yerleri olan bazı arkadaşlarım. inanın gerçekten çok üzülüyorum, sevdiğim insanlardan nefret edebiliyorum. bu benim hatam mıdır ya da şu nalet olası dizinin gereğinden fazla abartılması mıdır? görüyorum herkesin ağzında aşk ı memnu lafı, bihter'e yazık ya çekenler mi dersiniz, imkansız aşk ne kadar acı diye inim inim inleyenler mi! baya bir inanmışlar gerçek olduğuna, gerçek hayatta selçuk yöntem 'in eline kağıt parçası sıkıştırıp karısının onu aldattığını yazanlar bile var. hayat adaletsiz, hayat çok saçma, hayat çok boş. buna her geçen gün daha fazla inanıyorum, birileri benim çok abarttığım düşünebilir, ama abartmıyorum bu durum benim için bu kadar tehlikeli. nasıl bir türkiye'de yaşadığımı bana hissettiren birçok şey gibi bir delil. gevşek olmak, düşünmeden yaşamak nasıl bir iş bakınca anlıyorum; fakat ne yazık ki ben öyle olamıyorum.
not: bihter öldü mü çok acıklı değil mi, hadi ağlayın ey insanlar! bu dizi biter yenisi başlar onun içinde dert edersiniz, yaz gelir eğlence mekanlarında serdar ortaç dinleyip eller havaya yaparsınız. işte hayatın anlamı bu, hayat bu kadar basit ve saçma yaşanıyor. bu yüzden artık kimselere mantıklı açıklama yapmak gelmiyor içimden, nefret ediyorum bütün bu rezilliklerden, her gün görmek zorunda kaldığım boşluklardan.