üniversiteyi yeni kazanan öğrencilere tavsiyeler

entry391 galeri
    84.
  1. üniversiteyi kazananların gözü kapalı bir şekilde dinlememesi gereken tavsiyeler...

    elbette üniversitede çıkarcı, sizi kullanmaya/sömürmeye hazır bekleyen insanlar olacaktır. ama her zaman karşınıza çıkar böyle insanlar. o yüzden üniversiteye gittiğinizde çevrenizde size yaklaşan muhabbet eden insanlara "orospu çocuğu bu kesin beni kullanmaya çalışıyor" şeklinde yaklaşmayı. tedbiri de elden bırakmayın. özellikle ilk yıllarda kendinize farklı çevreler kurun. atıyorum, bölümden tanıdıklarım, x dersinden tanıdıklarım, birileri aracılığıyla tanıştıklarım. bir çevre gitgide foslaşmaya başlarsa diğer gruba ağırlık verirsiniz. zaten aşağı yukarı herkes istemsiz de olsa bu tarz çevreleri yaratacağından, arkadaşlık konusunda yapılan değişimler çoğu zaman fark edilmez bile.

    hangi üniversiteye giderseniz gidin, hiç fark etmez, bir şeyler kapmaya çalışın. mesela mühendislik öğrencisi olmama rağmen merak edip "ideolojiler tarihi" diye bir ders aldım fazladan ve inanılmaz keyif aldım. her şeyinizi kariyere odaklamayın... ilginç seçmeli ders mi var, fransızca mı öğrenmek istiyorsunuz? program ve siz kaldırabiliyorsanız, acımayın saldırın. kariyerinizle direk alakalı olmak zorunda değil dediğim gibi. tabi tüm bunları yaparken, kariyerinizi de düşünmeyi unutmayın.

    büyük şehirlere gidiyorsanız, (izmir, istanbul, ankara, eskişehir, vb.) yolları, dolmuş/otobüs/metro güzergahlarını yavaş yavaş öğrenmeye çalışın. (büyüdüğünüz şehir değilse) ilk sene araba götürme gafletine düşmeyin, trafikte takılır, her yere geç kalırsınız, yolları zor tarzda öğrenirsiniz.

    küçük/orta şehirlerden büyük şehire geçen bazı kimseler kültür şoku yaşarlar. bazı arkadaşlarınız, sene başında, "hacı gece gel geyik yapalım lan auhea" derken, ilerleyen aylarda, "baba gel bu gece kılaplara felan akalım yane" diyebilir. arkadaş seçiminin önemini bir kez daha öne çıkıyor.

    katılım zorunluluğu olmayan dersleri siktir edip gitmemezlik yapmayın. hepsine katılın demiyorum ama arada uğrayın. daha sonra hocaya soru falan sormaya gittiğinizde yabancı muamelesi yapmasın. bazı dersler notlarla öğrenilebilir olsa da, bazılarında notlar yeterli olmuyor.

    istanbul'da taksim sizin cennetiniz, nevizade kabeniz olacak. "çok ucuz" yerlere gitmeyin. ha, ortamı güzel olup ucuz olan yerler de illa vardır. aranızdan biri çıkıp "hadi cezayir sokaana akalım yhaa" derse o kimseyi durdurun yoksa, oturduktan sonra millet uflayıp puflamaya başlayınca bu sefer o üzülecek.

    hocaların davranış biçimini çözmeye başlayın. samimi mi, gıcık mı, soğuk mu? tamamen, kişinin "insan sarraflığı" yeteneğine kalmış olup, ters tepebilir. yabancı hocalar "genelde" daha anlayışlı olup, ilginç fikirler üreten ve mantıklı düşünen öğrencileri severler. buranın lise olmadığını hatırlayın, her zaman her şey test kitabına bağlı değil. paper yazmanızı gerektirecek dersler de olacak, özellikle o derslerde mantığınızı konuşturun.

    mühendislik seçmek, eğer ilgileniyorsanız, süperdir, zira artık mezun olduktan sonra yapılacak/girilecek iş alanı inanılmaz arttı. mühendis olarak mezun olup yönetici falan olabiliyorsunuz. ama... büyük güç büyük sorumluluk geyiği geçerli. fizik alırken kafayı yemek mümkün. arkadaşlardan, çevreden uzaklaşabilirsiniz, asosyalleşebilirsiniz ve vize/final dönemlerinde öss (veya adı artık ne olduysa) maratonuna hızlı dönüşler yapabilirsiniz.

    kariyer bazlı düşünürsek, çoğu şirket üniversitenin adına bile tav oluyor. bazı okullardan mezun olanlar diğerlerine nazaran kafadan 1-0 önde başlıyor. bu fark kapanır mı kapanmaz mı bilmiyorum ama anladığım kadarıyla o kişinin elinde biraz. yurt dışı programlarına dahil olmaya çalışın, klüplere üye olun, sosyal sorumluk projelerine katılın. en önemlisi yabancı dil kasmaya çalışın.

    vizeler, finaller, gıcık hocalar, garip insanlar var üniversitede. ama unutmayalım ki, üniversite de geçireceğiniz dört sene inanılmaz keyifli olacak.
    0 ...