insanı insan yapan vasıfların en güzeli ama bazen anlamakda mümkün olmuyor. sahibini red boyutlarına taşımamak lazım. pille çalışan bir robotun, ben bu pillere mahkumum, özgür olmak istiyorum deyip, pillerini çıkarıp kapanarak tamamen esir kalmasına benzetiyorum ben bu durumu. bazen esaret olarak adledilen durumlar aslında özgürlüğün ta kendisidir. bir kuşun kanatlarına isyan etmesi gibidir, insanın yaratıcısını inkar etmesi. insana beyin ve idrak yani kendi seçimlerini yapma şansı verilmiş. gayet manidar bir durumdur. seçim yapmakta özgürsün zaten işin esprisi burda, yaradanın aynası olmak adına yaratılmışız ve yaradan ruhsuz, bilinçsiz bir ayna istememiş, sahip olduğu donanımlarla hem kendisi için en doğru olanı seçebilmesini hem de yaradanını bulabilmesini arzulamıştır. tabii ki bu mecburiyet ve çabanın karşılığında sonsuzluk vaadetmiştir. insanın binlerce yıldır yeryüzünde aradığı saadetin sonsuz olanını, altın tepside sunmuştur insana. insan bunun karşılığında ne yapmıştır, yaradanını özgürlük adına, beni tatmin adına redetmeyi seçmiştir. şimdi burada insana ara verip, kuşa dönelim. yaradanın kuşta gerçekleştirdiği benlik tamamen uçmak üzerine kuruludur ve bunu sağlayan en önemli unsurda kanatlarıdır. ben özgürüm uçmak istemiyorum, kanadımı bu yüzden bırakıyorum deyip, en büyük sahipliğini reddetmesi mümkün müdür. şimdi eminim pengueni, deve kuşunu örnekleyeceksiniz, bende size maymun örneğini vereceğim hemen. tesadüfe bakın ki, insana uzuvları ile memeli oluşu ile ve çok kısıtlıda olsa düşün performansı ile benzeyen iki ayağı üzerinde yürüyen ve hatta tüm bu benzerlikleri ile bir kesime insanın atası olduğu yanılgısını veren bu hayvanın varlık sebebi, insana sahip olduğu en temel ve en önemli yetisini, karşıtlığıyla anımsatmaktır. karşısına geçtiğinde alt bir sağduyuyla mükemmelini kopyalamaya çalışır, insanı taklit etmeye yatkın oldukları ve tek gözlemledikleri canlı olduğumuz reddedilemez bir gerçekliktir. tasarlayıcımız, evrim saçmalığınıda öngörerek altbir yaratım olarak maymunu, insana deşifre etmiştir. maymun sana özenirken, sen maymuna özeneceksin. buda düşünsel özgürlüğün esaret haline getirilmesidir. kendini evrimin esaretine özgürce bırakacaksın. ama ne acıki senin yaptığını bir karınca, bir kuş, bir örümcek alttürünü, üst kabul edip, yaradanını redderek yapmayacak. tabii ki özgürdür insanlar ama bazen özgürlük kapıları en büyük esaretlere açılır. özgürlük herzaman özgürlüğe açılmaz. bazen en büyük esaret olduğu zannedilen durumlar, sonsuz özgürlüğün anahtarıdır. dini esaret olarak düşünen zihinlerin bilmesi gereken özgür iradesi ile insanın yaradanına biadı sonucunda sonsuz özgürlük arzusu ve çabasıdır din. yani sahibine biat dışında hiçbir esaret içermez. inanan insanda o esareti en içten özgürlüğü olarak kabul eder ve earetini özgür bırakır. evet yanlış duymadınız. istemek, esaretleri özgür bırakır. yaradanın hz. isa örneğinde anlatmaya çalıştığıda budur zaten. çarmıha geriliyken dahi yapılan işkenceleri içtenlikle karşılayan isa peygamberin kazandığı sonsuz özgürlük. en büyük esareti seçerek en büyük özgürlüğü kazandığını anlatır yaradan kuran-ı kerimde. bazen seçtiğimiz özgürlüklerimiz, esir etmiyor mu bizi. esrar içen bir insanı düşünün ya da eroin. duymuşsunuzdur özgür bırakıyorum ruhumu der ama aslında en büyük esaretine koşuyordur. sonuç olarak özgürlükle esaret tek yumurta ikizleri gibidir. ayırt etmeniz çok güçtür. tıpkısı gibi gelir size ve seçersiniz. özgürlükleriniz, esaretiniz; esaretleriniz, özgürlüğünüz oluverir.