türbanlıların üniversitelere girememesi

entry208 galeri
    71.
  1. --spoiler--
    bu durumdan çok gereksiz şekilde yakınan insanların üniversitenin kapısına kadar gelmeden de bildikleri lüzumsuz bir tartışma konusudur. ha ama kapıya kadar gelince kudurmaları gerekiyor illa. yok tamam eyvallah inançlardır, dindir bir kurallar bütünüdür, uyma gereği hissedilir. ama devletin koyduğu kurallar olunca ortalık birbirine girer bunu anlamıyorum işte.
    --spoiler--
    devletin koyduğu saçma bir kuraldır. demokratik devletler vatandaşlarının istemediği yönde ve insan haklarını çiğneyen kararlara imza atamazlar. demokrasilerde halk devlete uymaz, devlet halkın isteklerini yerine getirir. diktatör ülkelerde ise devlet vatandaşını biçimlendirme çabası içine girip istediği zormalamarı koyabilir.

    yani anlatmak istediğim şey; bizim devletimizin demokratik olup olmadığıdır. türban nedeniyle eğitimin yasaklanması hem toplum kurallarına uygun dilediğini giyebilmek, hem eğitim özgürlüğünü çiğneyen iki çok önemli insan hakkı iken çoğunluğun istediği demokratik bir haktır. devlet kural koymuş diye kestirip atılamaz. "o zaman kılık kıyafet mecburiyeti kanunu var. neden buna uymuyorsun" diye saçma bir polemik başlar. tekrar ifade edeyim; devletin kurallarına toplumun uyması için toplumun çoğunluğunun o kurallara uymayı kabul etmesi gerekir. devletin uygulamaları toplumla çelişiyorsa sorun toplumda değil devletin yapısındadır. dünya kuruldu kurulalı kanun dediğimiz nesne toplumun uymaya razı olduğu kısıtlamalardır. toplumun uymaya razı olmadığı kanunlar yapan devlet kendini düzeltip hukuk sınırlarına geri dönmelidir. anayasa mahkemesi eğer kendini hukukçulardan oluşan bir kurum olarak görüp gerçekten hukuka saygılı insanlardan oluşsaydı hukukun temel kavramını bilir ve ona göre davranırdı.

    bir ülkede kanunlar halkın temsilcileri tarafından yapılır. bu şekilde halkın uymaya razı olacağı kanunlar yapılır. halkın temsilcisi olmayanların yaptığı kanunları uygulayan veya yazılı olmadığı halde bizim anayasa mahkemesinin yaptığı gibi büyük bir yorum genişliği yaparak kendi kendine olmayan bir yetkiyle, olmayan bir hükmü koyanlar hukukçu değildir. kanun yapma yetkisi halka veya temsilcilerine aittir. anayasa mahkemesi gibi bir kurum bunu denetleyemez. denetim yetkisi; "gerçekten halkın temsilcilerinin oy çokluğuyla verdiği bir karar mı" diye bakmaktır. insan hakları çerçevesinde kanunları kısıtlayabilir ancak bizim anayasamızda insan hakları fazla yer almadığından ve anayasa mahkememizdekilerin insan haklarından nasibini almamış olmasından dolayı o işleri aihm'e sevkediyoruz. adam gibi bir anayasa mahkemesi olsa anayasamızın 96. maddesi uyarınca insan haklarının bizim anayasamızın üzerinde olduğuna karar verir ve ona göre bir denetim yapardı. şimdi anayasa mahkememizi aihm'e şikayet etmek kadar onur kırıcı durum olmadığından kimse üstüne gitmiyor. çünkü aihm 'in anayasa mahkememizi hukuksuzlukla, insan haklarını çiğneyen kurum olarak mahkum etmesi kadar onur kırıcı bir şey yoktur ve bir devlet krizi yaratır. bunu devlet krizi haline getirmeyen insanlar olduğumuza anayasa mahkemesi dua etsin. gerçi umurlarında mı? türkiye rezil olsun ama onların isteği olsun.

    hukuksuz bir anayasa mahkemesi kararını devletin kuralı diye savunmak; hukuk teriminin "h" harfinin tek kolundan bile anlamadığını gösterdiği kadar demokrasinin ve devletin ne iş yaptığını bilmemektir. kargaşa doğması konusuna gelince halkın istemediği şeyleri direten bir otorite karmaşayı kendi yaratır. onların görevi halka hükmetmek değil, halkın istediklerini yerine getirmektir. anarşi veya terör zulümden doğar.
    0 ...