rivayet odur ki atatürk'le karşılıklı içerlermiş. hatta neyzen tevfik rakıyı ziyan etmemek için genişçe bir tasın içine boşaltır içine ekmek doğrar öyle içermiş.
1 sene boyunca boynunda arapça "hiç" yazılı bir kağıtla dolaşmıştır. şöyle de bir hikayesi vardır
alınteri değil copy paste
sadrazam talat paşa, bir gün neyzen tevfik'e devlet dairelerinden birinde katiplik önerir. neyzen tevfik;
-katip olacağım da ne olacak?
diye sorar.
teşekkür beklerken böyle bir soru ile karşılaşınca şaşıran talat paşa ,memurluk katlarını alttan üste sıralar:
-önce şu ,sonra bu;
neyzen'in hâlâ hoşnut olmadığını sezince de, şöyle sürdürür:
-daha sonra vekil, nazır, kim bilir belki de sadrazam
neyzen'in yanıtı yine bir soru olur:
-ya sonra?
talat paşa ,bir an duraksar. sonrası padişahlıktır çünkü ister istemez :
hiç! der.
bu yanıt karşısında güler ve şöyle der neyzen tevfik:
-ben bugün de hiçim ! sonu hiç olduktan sonra, onca zahmete ne gerek var?
bak; cihandan ne kazancım oldu? hiç
şu geçen hayatım da elimde ne kaldı? hiç
ben meclislerin ışığı idim;fakat bir kez sönünce ne oldum? hiç
ben cemlerin kadehi didim, fakat kırıldım şimdi ne oldum ? hiç!