tophane de nargile ile zehirleniyoruz zirvesi

entry65 galeri
    51.
  1. sabah uyandım. planımı hazırlamıştım ama taraf gazetesi gözümü nasıl korkutmuşsa yuttum lan kağıdı dop edip. zaten sıralama hazırdı... mezarlık-amcam-zirve gibi bir planım vardı nihayetinde ve arınç'ın evini de yemin olsun bilmem.

    velhasıl evden çıkmadan hemen önce theador aradı, yol tarifi istedi ki ta gebze'lerden geliyor adam. biraz tarif çabasından sonra "karaköy'den ben alayım seni" dedim ve bağladık orayı (sonradan anladım iyi de yapmışım, zira beşiktaş otobüsüne kıtlık girince, karaköy otobüsüne binip de akparti'nin "ispark" adı altında iki şeritli caddenin, bir buçuk şeridini kapatışına sövmenin üzerine karaköy-tophane arasını yalnız yürümemiş, biraz muhabbet etmiş olduk).

    mezarlık ve akraba ziyareti için hazırlıklarımı tamamladığımda validenin de siparişleri olduğunu öğrendim(ki hep aynı şeyi yapar. gelirken ... al). bana göre bu şekilde eve çok geç kalmamı engellemeye ve bana bu durumu çaktırmamaya çalışıyor. ama biz kaçın kur'asıyız, siparişleri teslim edip öyle bakarız işimize. saat üç buçuk gibi falan theador katıldı iskelede sevgilisini terkedecek kızın banktaki hallerini gözlemlerken. orada son buldu gözlemim de ama çocuğu uyarmalıydım diye düşünüyorum hala. biraz fazla saftı... neyse yazık diyelim ve geçelim bu kısmı.

    tophane'ye geldiğimizde bir işe yaraması ümidi ile moonlight sonata'yı aradım, sonra pişman oluyordum ki 146taksim1 müdahil oldu, sağolsun olaya. velhasıl güzelcene kahvemi içip de kıçımın keyfine dalmışken bir yandan da bazı önemli konular üzerine bazı önemli muhabbetlerin içinde buluyordum kendimi. izinli olduğum bir cumartesi günü, bundan daha iyi bir planım olamazdı ama adamlar yapıyorlar işte biz de anca yiyelim hazırladıklarını. son düzlüğünde zirvenin afoo ile müşerref oluyor ve bir karaborsa bilet tacirinin, bilet satma çabasına şahit oluyordum.

    sonra zirvenin ikinci ayağına geçiyorduk kendimizce. nevizade'de "şerefe" olarak bildiğim, kullandığım; ingilizce "cheers" şeklinde kendisine yer bulan ve arnavutça'sının da "zuvar"* olduğunu bildiğim o nida ile ilgili çarpıcı gerçeklerden haberdar oluyordum. ki bu zirvedeki kazanımlarımdan birisi olarak ele alabiliriz bunu. muhabbeti ben anlatamıyorum, çünkü şerefe kadeh kaldırmışlığım var. içmeyen birilerine sorun, anlatsınlar.

    velhasıl güzel bir zirveydi ve 146taksim1'e teşekkürler tekrar. katılan arkadaşlara da ayrıca teşekkürler.

    bir de wolf'un saçları da daha bir uzamış göründüler gözüme bu zirve. bir de koca adam oldu lan... abi moduma sokuyor beni her defasında ve itiraf ediyorum wolf'un katıldığı zirvelerden sonra içmeden duramıyorum "vakit nasıl da geçiyor" diye iç geçirerek.
    0 ...