sözlük yazarlarının itirafları

entry163201 galeri ses32
    9432.
  1. artık duvar örmeyeceğim sözlük sana söz.

    Artık kokrmuyorum ! hiç birinizden. Bana yaşattıklarınıza rağmen korkmayacağım mutlu olmaya çalışmaktan. Siz kimsiniz ki ! beni düşlerimden alıkoyuyorsunuz. Noktama giden yolda ki virgüllerimsiniz hepsi o kadar ! ne yaşattınız bana, mutlu ederken mutsuzluğu mu ? sizi siz yapan benim cama kristal muammelesi yapan ruhum, acının en büyüğünü yaşadığı için elinde değildi. Ama öğrendi abileri, ablaları, kalbe inanması gerektiğini artık biliyor...

    Artık biliyorum ... üstadın dediği gibi ne varsa kalpte var ne kadar acı çekse de yıpransa da , harap bitap bile olsa herşey onda. Bizi robot olmaktan kurtaran yegane şey. Herşeyi planlayan, korkusuz, kusursuz, acımasız ve vicdansız bir yaratık olmaktan çıkaran kalp. Kusursuz olmayı kim ister ki ben istemem şahsen... yaptığın her hareketi düşünmek çok yorucu değil mi? Hayat zaten yormuyor mu? bizi yeterince. Ne kadar yorulsakta ,tüm hazineler harap ve yıkıntıların arasından çıkar sözüyle bir kez daha sığındığımız kalp...

    Keşke kalplerimizde t-shirtlerimiz gibi olsa makineye atsak ve tertemiz olsa... ama dünyada işler o kadar basit değil ki . çünkü bu hayatı zorlaştıran bizleriz. Kararını verip arkana bile bakmak değil zaten doğru olan. Herşey garip bir biçimde dolambaçlı , herşeyi bir nefeste halletmek varken onu zorlaştırmayı bir huy edinmişiz. içimizden geçeni bilip , bilmiyorum demek adet olmuş. Aynı ünlülerinsadece arkadaşız demesi gibi.

    Bir arkadaşım demişti; beyin acı çekmemizi önler, kalpse acıyı çeker... yalanların en büyüğü,herkes birgün fenerbahçeli olacakyalanından sonra... beyinle yani mantıkla hareket ettiğinde acı çektiğini farkında değilsindir. Farkına varmadığın bir şey sana iyi gibi gelir. Aynı ayağını kırdığında sana verilen ağrı kesiciler gibi. Mantık ağrı kesicidir. Gerçeği sadece gördüğün zaman anlarsın, arada ki farkı, yaşamadığını, sadece nefes aldığını... acı çekmemek bir mutluluk mu? Düşün ! acı çekmemeyi mutluluk saymak nasıl bir mantıktır... Kızıyorum ! hemde çok ama kendime, zamanında bunu yapmanın bir halt olduğunu sandığım için...

    Bir gelin düğün yemeğninde şöyle bir yemin etmişti... Bana hiç yalan söylemezsin, çalmazsın, aldatmazsın biliyorum ama eğer çalmak zorunda kalırsan, kederimi çal, eğer yalan söylemek zorunda kalırsan, hayatımızın her gecesinde benimle söyle ve eğer aldatmak zorunda kalırsan, lütfen ölümü aldat, çünkü ben sensiz bir gün bile yaşayamam, beni sensiz bırakma...hangi beyin bunları söyletebilir size. Yaşamak budur işte... böyle hissetmektir !

    Soruyorum size ? değmez mi ? üzülmeye, mutlu olmak için biraz ağlamaya. Zaten alışkın değilmiyiz ağlamaya. Kıçımıza yediğimiz şaplak ile başlamıyor muyuz ? bu hayata. Yaşadığımızı anlamak için bile acı çekmemezi gerekmiyor mu? Hemen arkasından avazımız çıktığı kadar bağırmıyor muyuz ? dünyaya geldiğimiz ilk saniylerede...

    Mutluluğa giden tek yol var o da kalpten geçiyor. Zamanla yoruluyor, üzülüyor, eskiyor ... ama kendini yenilemesini de biliyor. Ne kadar kirlense de onu temizleyecek bir makine yok belki ama bir insan onu tertemiz yapabiliyor, hatta tüm eksimişliklerini silip süpürüyor... işte o biri için gidilmez mi? Karanlığın koynuna, gerçi karanlık olacağı bile şüpheli ya... neyse !!!

    Yazık ! bize kocaman bir yazık ! acıdan etrafımıza kocaman duvarlar örüyoruz. Sonra birinin çıkıp yıkmasını bekliyoruz. Kalın örüyoruz üstad duvarları kalın kim yıkabilir ki. Zaten yıkan da çıkmıyor biz anahtarı veriyoruz, ön kapıdan giriyor zaten o... madem ön kapıdan alıcaz içeri usulca ne diye örüyoruz kocam duvarları. O kadar yoruyoruz kendimizi. Elimize geçen mutlu olma fırsatlarını tepiyoruz aman duvarımıza bir şey olmasın diye. Duvar duvar değil çin seddi mübarek uzaydan görünüyor artık, sonra biri yıksın saçmalık ! aslında bizi iten mutluluğun aydınlığı... o kadar alışmışız ki üzülmeye multu olduğumuzda hemen aklımıza hurafeler geliyor. Etraf ışıl ışıl olunca işte şimdi sıçtık diyoruz ve kendimizi karanlığa itiyoruz... saçma !!!

    Gerçi neyimiz saçma değil ki. Bu yazı gibi her şeyimiz saçma... yazılan onca şeye rağmen yine herkes bildiğini okuyacak. Neden ? nedeni basit mutluluğun aydınlığından korkuyoruz... karanlıkta yürümeye o kadar alışmışız ki, ışık bizi rahatsız ediyor, gözlerimizi yakıyor... herkes acısız bir hayat istiyor ben değil... çünkü onlar bir şeyi unutuyor, mutluluğun kıymeti sadece acı çektiğimizde anlaşılır, biz insanınız bir şeyi kaybetmeden kıymetini bildiğimiz nerede görülmüş...

    Mutluluğa...
    9 ...