-Dikkat! tamamiyle Gerçeklerden esinlenilmiş bir hikaye bu. Ne yazık ki...
insan kendi evinde rahat olmalı. Bu yüzdendir memleketimden kaçıp okulumun olduğu şehre gelmem. Ana dırdırından, baba azarından kaçış yoludur öğrenci evleri, çünkü burada tek bir kural vardır, oda hiçbir kuralın olmaması. Rahattır. Rahattan kasıt evde çırılçıplak gezebilmek değil. Şöyle ki; öğrenci milleti anormaldir, kesinlikle. Normal insanların delilik, düzensizlik, dağınıklık ve benzeri kelimelerle ifade ettiği bütün faaliyetler anormallikler içindeki asıl normalliklerdir.
Kafalar karışmış olabilir. Açıklayayım; bunlar, iki arkadaşın lavabonun başında durup, sırayla eskiden turşu konulan bi kavanozdan su içmesidir -bulaşık popülasyonun yoğunluğu nedeniyle- fakat asıl ilginç olan bu değildir. Üzerinde düşünülüp taşınılan ve hiç bir sonuca varılamayan olay, bu faaliyet işlenirken kimsenin gülmemesidir, çünkü en (a)normal şeylerden biridir bu. Ve ya Eve Captan Black alınması ve o güzel görünümlü sigarayı karizma bir şekilde içerken kendinizi The Godfatherın içinden fırlamış zannederek- külünü dürümün yanında gelen ayran kutusuna dökmek en olağan faaliyetlerden birisidir. Benim favorim ise sofra toplama alışkanlığının olmaması. Bu yenilen öylece bırakılıyor olarak anlaşılmasın sadece sofra toplanmıyor. Onun yerine katlanabilir masa taşınılıp mutfağa götürülür. Pişti kağıtları arasından en küçük iki kartı seçen arkadaşlar tarafından taşınıp, bulaşıkçı başı tarafından yıkanmaya hazır hale getirilmesidir.
Hazır pişti kağıtlarından konu açılmışken bu konuya da değinmek isterim. Kesinlikle kutsal bir anlaşmaya dayanan bu seçim en sert demirbaştır. Alelade yapılacak bir iş değildir. Öncelikle serinkanlı olunmalı. Söylenecek sayı çok dikkatle seçilmelidir. Bütün seçenler uzun uğraşlar ve hesaplamalardan sonra söyledikleri sayıları kaderleriyle bir tutarlar. Sonrasında kartlar gönüllü kişi tarafından en üstten başlanarak sayılır. Herkes söylediği sıradaki kartı alır. Buradan sonra dönüş yoktur. Şanslıysanız dört farklı biçimdeki A harfinin yazılı olduğu kağıtlardan biri sizin olur ve götü kurtarırsınız. Bu işlem; çay suyunu koyacak kişi, çayı demleyecek kişi, demlendikten sonra tekrardan suyu kaynayan çayı getirecek kişi seçilene kadar devam eder.
Öğrenci evleri yaratıcılıkla dolu mekanlardır. Hiç kimsenin aklına gelemeyecek eserler ve icatlar ortaya çıkar. 10 santimetre kalınlığındaki matın rulo yapılarak, üzerine dart veya satranç tahtası konulmasıyla oluşan mini sehpa en faydalı gereçtir. Bu sanat eserleri aynı anda küllükleri, bardakları, tabakları ve telefonları taşıyacak kadar dayanıklıdır. Yapılan bir testte iki kişinin ayaklarını uzatması ve sehpanın(!) buna dayanabilmesi büyük sansasyon yaratmıştır. Takdir edilmesi gereken diğer bir icat ise; tuvalet kağıdının sarılı olduğu karton rulonun, sonradan kıçı bükülerek küllük haline dönüştürülmesidir. Geri dönüşüm öğrencinin vazgeçilmezlerindendir.
Din kültürü öğretmeni olan ev sahibinizden gizlice eve alkol sokulurken oluşan heyecan ise öğrenci adama adrenalin bağımlılığı yaptırır. En çok kullanılan yöntem; sırt çantasıyla evden çıkılıp, gerekli içeceklerin paketlenip çantaya konulması ve eve kısa bir süre bekledikten sonra dönülmesi, akabinde size kapıyı açan arkadaşınızın herkesin duyabileceği bir şekilde Ders yok muymuş? sorusuna, Yok ya! Hoca dersi ertelemiş. cevabının verilmesidir.
Misyonumuz; Düzensizlikte bir çeşit düzendir. olmalıdır. Evlerimiz ise sonsuz güvene dayanmaktadır. Bütün zorluklara (para), bütün sıkıntılara (para) ve bütün imkansızlıklara (para) rağmen dimdik ayakta durabilmektir mühim olan.
