derbide ve beşiktaş'ın bu hallere gelmesinde sorumlu olan tek adam.
geçen seneki şampiyonluğun yanıltıcı olduğunu, biz beşiktaş'ın şampiyonluğu ilan ettiği gün söylemiştik, ki bu çok da görünmeyen bir şey değildi, çok barizdi, hemen hemen bütün kamuoyu aynı fikirdeydi.
ha sen ''ben kendi taktiğimle, kendi oyuncularımla, kendi futbolumla çatır çatır oynayarak kazandığım için fazla transfere gerek kalmadan bir sezon daha bu takımı götürürüm, şampiyon da olurum arkadaş'' dedin.
göremediğin olay ise ortada futbol adına bir bok oynamayan bi takım yaratmış olduğundu.
defansif bir oyun anlayışı empoze etmek istiyor olabilirsin, her ne kadar artık bu felsefeyle oynayan pek büyük takım kalmasa da dünyada. ''gol yemem, 1 gol atar kazanırım'' mantığı lucescu döneminde gayet başarılı uygulanmıştı. ama daha sonra örneği yok bunun.
defansif oyun anlayışı, ne kadar sıradan topçu varsa takıma toplamak ve onlara 4-5-1 taktiği vermek değildir mustafa hoca. bu beşiktaş'ın herhangi bir anadolu takımından ne farkı var şu an? bu mudur büyük takım?
şampiyonlar liginde chelsea-inter eşleşmesinin her iki maçını da izlemiş olsan, defansif kurgunun nasıl olduğunu belki görebilirdin, kaldı ki inter her iki maçta da öyle defansif bir kadroyla çıkmadı, hatta deplasmanda forvette eto'o-milito-pandev üçlüsüyle başladı. evet 3'lü forvet sistemiyle, belki de dünyada mourinho'dan başka kimsenin götünün yemeyeceği bir anlayışla başladılar maça. işte mourinho bu yüzden mourinho, sense hala asırlardır tsl ligindesin. bjk'den sonraki durağın en fazla gaziantepspor, ötesi değil. çünkü yüreğin bu kadar, cesaretin bu kadar, kalibren ancak sıradan bir anadolu takımını çalıştaracak düzeyde.
şu an interle bjk'nin kadroyu kıyaslıyormuşum gibi bir yanlış anlaşılma olmasın. ancak geçen sezon sonu ve devre arası tek doğru düzgün transfer yapılmaması, kadronun yeterli görülmesi, aynı anlayışla devam edilmesi, sadece mustafa denizli'nin suçudur, başka kimsenin değil. mustafa denizli sempatizanı bjk taraftarları da kusra bakmasın.
