10 nisan 2010 beşiktaş trabzonspor maçı

entry93 galeri
    58.
  1. sevgiliden uzakta kalınan, cam ekrana talim olan maçlar dizesindendi bu akşamki maç.
    kendini tribünde hissedercesine ekrana kilitlenmiş canların arasında,
    şeref bey stadının havasından uzakta kalmış olmanın verdiği hisler tavan yapmıştı.

    koştuk, mücadele ettik, vurduk, çıkardık.
    yapmamız gereken herşeyi yaptık.
    kötüler var mıydı, vardı.
    iyiler var mıydı, hayır. şahaneler vardı.

    ama olmadı.
    o top çizgiyi geçmedi.

    olsaydı, girseydi, ayak koysaydı, hızlı vursaydılarla da kafaları duvalara vurabiliriz,
    bobo neden aşırtmadın, fink neden sert vurmadın, toraman o topu neden ayak koymadan, holosko bir adım geriden niye başlamadın...
    da diyebiliriz.

    kara delik açıp içine saklanmak adetten olmadığından,
    girmeyen topa bahaneler veya ahlanmalar yazmaktan hoşlanmadığımdan,
    bünyamin gezer hakkında artık laflara, sözlere dalmak beni baydığından,
    gururlu, çilekeş çocuk havasını daha bir benimser görürüm kendime.

    belki bugün bu 90 dakika da 9 ayın emeklerini gömdük inönü'nün çimlerine,
    belki şampiyonluk hasretiyle çok çile çekmiş canların göz yaşlarını döktük üzerine.

    ama olsun be beşiktaş,
    olsun be.

    "yakışır sana, yakışır sana" diye bağırmanın keyfi varsa
    "bitmese de dertleri, doyamam doyamam sana" demenin de iç çığlığı var.

    çıkmadık candan umut kesilmez be beşiktaş,
    sende umutlar hiç bitmez.

    lakin bitmiş olsa da,
    yeni doğan güne kaç vakit kalmıştır?

    son olarak şeref bey stadının,
    şerefli çocukları.

    şimdi herşeyi sineye çekip önümüze bakma vakti,
    çünkü istikamette kadıköy var,

    umudun kökü bizdeyse,
    can suyu da sende.

    çıkmadık candan, umut kesilmez be beşiktaş,
    kesilmez.
    0 ...