toplumcu buduncu, türkçü kesimin bir şeyi iyi idrak etmesi gerekiyor. bu topraklarda siyaset yapacaksak ırk bazında siyaset yapamayız, bu siyasetle bir yere gelemeyiz. ikinci olarak islama karşı tutumlarını muhakkak gözden geçirmeliler. islamı türklük dışında birşey olarak görmek hastalığını ehil ellerde tedavi etmeleri gerek. türk dediğinizin kavramın yüzde 51'i zaten islam. hele hele atsız'ın adını kullanıp açılan çeşitli sitelerde "18 yaşıma geldiğimde oyumu tabiki chp'ye vericem" diyen tıfılların atsız'la özdeşleştirilmesine muhakkak suretle son verilmelidir.
alperenlerle ülkücülerin -ki nazarımda hepsinin ortak adı ülkücüdür, sadece yazıda parti ayrımını daha kolay ortaya koymak için alperenler diyorum- sanıldığı kadar büyük farkları yok. kaynağı aynı zaten, ne kadar fark olabilir? bir sene ülkü ocaklarına gidip gelen birisi şahsi bir husumet dolasıyla öteki sene alperen ocaklarına geçiyor, bu da çok sık rastlanan bir durum. her iki ocağın genel merkezini de il başkanlıklarınıda çok yakından bilen birisi olarak dini hassasiyet açısından ikisi arasında bir gıdım fark bulunmadığını çok rahat söyleyebilirim. dışardan bakanlardaki "alperenler çok mütedeyyin de ülkücüler pek takmıyor dini" kategorizasyonu tamamen rahmetli muhsin başkan'ın şahsının nitelikleriye alakalıdır. ülkü ocakları neyse, alperen ocakları odur, alperen ocakları neyse ülkü ocakları odur. burda hatırda tutulması gereken husus parti politikalarını değil ocakları karşılaştırdığımızdır.
şunu belirtmekte fayda var, eğer siyasi parti ile devam edecekse türk milliyetçiliği, kendisini türk milliyetçisi, hele hele ülkücü görenler için genel geçer adres %15 oy alan başka bir partimiz olana kadar mhp'dir. parti yönetiminden memnun olmayabilirsiniz -ki memnun olmayanlar ve parti içi muhalafet yürütenlerden birisi de bu satırların yazarıdır- yine de bu parti yönetimini istediğimiz hale getirmek bizim boynumuzun borcudur. çekilip bir kenara buğz etmektense gördüğünüz yanlışı elinizle düzeltmeye çalışmak ve yeise kapılmamak inandığımız dinin emri. en nihayetinde zaferle olamasa dahi seferle yükümlü, türk milliyetçiliğinden başka bir yolda yürümeyi aklından bile geçirmemiş gençler olarak yanlış yöne giden yol başçımızı gerekirse eğri kılıçlarımızla düzeltmek bize düşer.
günlük siyasetle uğraşmak çoğu zaman yorucudur, ülkücülerin günlük siyasetle uğraşmak gibi bir zorunluluğu yok. biz günlük siyasetler hesaplarıyla harcanacak ülkücüler değil, bir fikrin ülkücüleriyiz, temsilcileriyiz. merhum başbuğ'un ifadesiyle ülkücüler birer bayraktır, bayrağı yere düşürmemekte bizim ulu çınara karşı bir görevimiz. kendisini herşeye rağmen mhp içinde konumlandırmayacak ülkücüler fikrin iktidara gelmesine uğraşmalıdır.
türk milliyetçilerinin ülkücü sıfatını çekinmeden kullanması gerekir. bizler uyuyanlara ağıt yakıp onları uyandırmaya çalışan, en nihayetinde ise kaçınılmaz son olarak ülkücünün çilesini tadan ülkücüleriz. uyuyanları uyandırmak bizim asli görevimiz.
biz bugün başbuğ ile atsız arasında bir seçim yapmak zorunda değiliz. 1969'daki ayrılığı tersine çevirecek bir adana kongresi ile tekrardan bir araya gelmek imkansız değil. hatta denebilir ki bozkurtların dirilmesi hiç bu kadar olası değildi.